Popovich, TNT'den yayınlanacak Miami maçında en önemli üç yıldızını dinlendirince, David Stern yaptığı sert açıklamalarla gündemi tamamen değiştirmişti: "Tüm NBA severlerden özür diliyorum. Spurs'un yaptığı kabul edilemez. Azınmsanmayacak cezaî müeyyideler gelecek." Bahsettiği cezanın ne olduğu dün akşam ortaya çıktı: $250.000.
Lig komisyoneri, milyarlarca dolarla çalışan bu devasa makinenin (NBA) kontrolörü. Kendi takımlarının çıkarlarını düşünen koçlar ve yöneticiler gibi, komisyoner de ligin çıkarlarını gözetmek zorunda; takım sahiplerinin maddi kazançları, televizyon reytingleri, 82 maçlık normal sezonun cazibesini kaybetmemesi... NBA, küresel gücünü yıldızların varlığına borçlu. Haliyle Stern'in çekincelerini anlamak mümkün. Fakat onlarca örnekte sessiz kaldıktan sonra bu yaptıklarının tutarlı olduğunu söylemek imkansız.
Spurs yalnızca 7 günde 5 deplasman maçı yapmış, Heat ise son 12 günde 3 maça çıkmıştı. Popovich, sıkışık fikstürün yaşlı kadro üstündeki yıpratıcı etkisini minimize etmek için senelerdir çaba harcıyor (hem yıldızları dinlendirmesi, hem de rotasyonu olabildiğince geniş tutması buna örnek gösterilebilir.). Sezon başlarında olsak bile böyle bir fikstür karşısında perşembe akşamı bazı oyuncularını dinlendirmesi çok garip değil[1]. Fakat ulusal kanalda yayınlanan Heat maçı, Stern'in kafasındaki lig çıkarları şemasının tamamen dışına çıkıyor.
Komisyonerin ofisinden çıkan her kararı, hukuktaki gibi mutlak kanunlara bağlamak imkansız. Fakat adaletin tecelli edebilmesi için cezaların mümkün olduğunca standart hale getirilmesi lazım. 2 gündür kendi kendime standart ceza taslakları düşünüyorum.
-"Takımlar, yıldızlarını dinlendiremezler." Draft lotaryasına giren takımlar tanking'le (ligin en büyük problemi) uğraştığı için bu kuralın standardize edilmesi şu an pek mümkün değil.
-"Galibiyet oranı +%50 olan takımlar yıldızlarını dinlendiremezler." Playoff sırası belli olan takımlar, sakatlıklardan kaçınmak için son maçlarda bazı oyuncuları oynatmıyorlar. Son senelerde bu alışkanlığa karşı çıkıldığını görmedik[2].
-"Galibiyet oranı +%50 olan takımlar, Nisan ayından önce yıldızlarını dinlendiremezler." Küçük ağrılardan şikayetçi oyuncuların durumu ne olacak?
-"Galibiyet oranı +%50 olan takımlar, Nisan ayı öncesi ulusal kanallarda yayınlanan maçlarda yıldızlarını dinlendiremezler." Peki ailevî sorunlar, oyuncuların koçla yaşadıkları problemler, sakatlık bahaneleri...
Ben adil cezalandırma sisteminden bahsediyorum ama pek çok koç, başka bir prensip üstünden Stern'i eleştirdi. Mesela George Karl, açıklamalar yapılır yapılmaz "Bu konuya girmek istemem ama bence nasıl koçluk yapılacağına yönetim ve koç karar verir," dedi. Doc Rivers, kararı hiç beğenmediğini anlattı. Stern sonrası görevi devralacak Adam Silver ise geçen sezon benzer polemikler yapıldığında şöyle konuşmuştu: "Belli akşamlarda belli oyuncuların dinlendirilmesi, takımların tasarrufunda. Zaten Gregg Popovich, muhtemelen ligde sorgulayacağım en son koç."
Stern'in yalnızca kendi belirlediği maçlarda belli kuralları uygulaması, çok daha vahim geleneklerin yolunu açıyor. Üstelik komisyonerin oynayacak basketbolcuları tayin etmesi, hangi oyuncunun kaç dakika oynaması gerektiğine de karar verebileceği korkunç bir diktatoryal rejime zemin hazırlayabilir. NBA seven insanların böyle bir manzara karşısında rahatsızlık duymaması mümkün değil. Wojnarowski, dün yazdığı makalesinde çok sert bir üslupla Stern'in totaliter alışkanlıklarından bahsetmiş.
Stern'in yaptığı sert açıklamalar, verdiği standart hale getirilemeyecek ceza, koçların kararlarına müdahale edebilmesi ve tüm bunları "sorumluluk" üstünden anlatması en naif tabirle tutarsızlık. 2014'e dek yalnızca blockbuster maçları düşünmek yerine esas problemlere (tanking, hücum oyuncularına tanınan sınırsız haklar, flopping ve hack-a-x gibi basketbolu zedeleyen alışkanlıklar, basketbolun Olimpiyatlar'daki yeri...) tutarlı çözüm önerileri getirirse manevi mirasına daha az zarar vermiş olacak.
_______________________________________
[1]Biliyorum, çirkin. Peki Heat yerine, bir gün önceki Magic maçında yıldızlarını dinlendirme yoluna gidebilir miydi? Son şampiyona karşı oynamamaları hiç hoş değil ama eğer Spurs'ü görmek için para veren taraftarların mağduriyeti üstünden tartışacaksak güçsüz takımlara sevgi besleyen insanları da göz ardı edemeyiz. Zaten Pop, her pragmatist koç gibi galibiyete odaklandığı için sonucu belli olmayan Heat maçı yerine, mutlak galibiyet alacağı diğer maçlarda yıldızlarını oynatma hakkına sahip (Sakat oyuncuları bile sahaya çıkmaya teşvik eden NBA kültürünü zedelese bile kendi tercihi.).
[2]1989/90 sezonunun son maçında, Worthy ve Magic'i dinlendiren Pat Riley, $25.000 para cezasına çarptırılmış. Benzer bir yaptırım 1985'te Kareem ve Magic oynatılmayınca da uygulanmış.
1 comment:
Daha önce böyle bir olay olduğundan haberim yoktu (Riley/Magic/Worthy olayı) bilgi için teşekkürler. Pop bence neyle karşılaşacağını az çok biliyordu, buna rağmen yaptı sanki - ki bu da onu gerçek anlamda ligin en iyi ve istisnai koçu yapıyor. Stern the Dictator'un daha önce Chris Paul olayına doğrudan müdahaleleri gibi, sizin dediğiniz gibi, tutarsız haraketlerine şahit olduk. Şahsen Stern'i hiç haklı bulmasam da, bugün ilk defa, bu adamın ligi ''adam'' ettiğini ve bir yerde de ''diktatör''lüğünde haklı olduğunu, maalesef, kabul ettim.
Post a Comment