Garnett
25.000 sayı barajını geçti. Üstelik 25000 sayı, 10000 ribaunt, 5000 asist,
1500 blok, 1500 top çalma istatistikleri yakalayan ilk oyuncu olmuş. İlla ararsak birkaç çapanoğlu bulabiliriz; genç yaşta lige girmesi, kariyerinin büyük bölümünde takımdaki yegane süperstar olması, gelişen tıbbî tedavi teknikleri, basketbolun nazaran daha yumuşak oynanması... Fakat zorlamanın alemi yok. Acayip rakamlar.
Yine de duyar duymaz aklıma temel bi problem geldi: 1974'ten önce blok ve top çalma istatistikleri tutulmuyordu. Kısaca göz gezdirince birkaç not çıktı ortaya:
-İyi birer pasör olmalarına rağmen hem Russell, hem de Wilt 5000 asist barajının altında kalmışlar.
-Willis Reed, Bob Petit ve benzer efsaneler daha kısa kariyerleri olduğu için tartışmaya bile giremiyorlar.
-Tek muallak örnek Kareem (Ligdeki ilk 4 senesinde blok/steal istatistiği tutulmuyordu.). Yalnızca top çalma kategorisinde bu rakamları yakalayamamış (1160). Maç başına 0.9'luk kariyer ortalamasını alıp ilk 4 senesine dair projeksiyon yapınca ucu ucuna Garnett'in rekorunu kaçırdığını görüyoruz. Tabii gençken ekstra 30-40 top çalma yapmış olması mümkün.
Genelde böyle kafaya göre baraj belirleyerek çıkarılan istatistikler çok fazla şey ifade etmez. Fakat Garnett'in inşa ettiği istatistikî all around dominasyon hagaden akıl almaz.
Kevin Durant için Nike hoş bi reklam çekmiş: KD. Not Nice.
Zaten OKC geçtiğimiz sene finalleri kaybettikten sonra biraz daha
"sikerim çay ocağını" mentalitesiyle oynamaya başlamıştı. Tüm sene
boyunca
verilen emekler, birkaç maç içinde anlamsız hale gelince basketbolcular
kaybetme acısını tatmış ve sonraki sene için bilenmiş (bileylenmiş,
keskinleşmiş falan fistan) oluyorlar (bkz. son 1 senedeki LeBron). Yani
mağlubiyet korkusu öfkeye sebep oluyor, kazanma odaklı öfke de NBA tarihindeki büyük
rekabetlere uzanan bir patika zaten. Mağlubiyet sayesinde gözlerimizin önünde gittikçe büyüyen, sürekli yeni vakalarla
karmaşıklaşan, torunlara anlatılacak kadar anlamlı bir rekabetler
zinciri oluşuyor. Aynen devam.
Sigarayı bırakmaya çalışıyorum. Asabi hallerdeyim şu sıralar, birilerine sövesim var. Yine de Vince Carter'ın uzun uzun sakatlık numarası yapıp ardından smaç basması
garip bir şekilde sevimli geldi bana. Nostalji mi desem, retro estetik
mi desem, bilemedim. Beynime oksijen gidince gerizekalıya bağlamış da
olabilirim tabii.
Carter
demişken Mavericks oyuncuları %50 galibiyet yüzdesine ulaşan dek
sakallarını kesmeyeceklermiş. Sakal geyiği meşhur. Mesela geçtiğimiz
senelerde Grizzlies playoff'a dek sakal kesmeme kararı almıştı. Mavs 1,5
sene boyunca cro-magnonlar gibi gezmemek için daha mütevazi bi hedef
seçmiş.
Mutombo.
Rastgele Haberler
-Basketball Jones'ta NBA oyuncuları isimlerine göre listelenmiş. İsmin telaffuzu eğlenceli mi (Danilo Gallinari), oyun tarzıyla ismin tınısı arasında benzerlik var mı (Dwyane Wade, Dikembe Mutombo), soyisimden bağımsız olarak da kullanılabiliyor mu (LeBron), oyuncuya has bir ad mı (Kobe)...
-Samuel Dalembert Nuggets'a karşı 21'de 17 ile 35 sayı, 12 ribaunt, 2 asist ve 1 blok yaptı. Umarım zirvedeyken bırakır ve bi daha basketbol oynamaz.
-DeMarcus Cousins devre arasında atıldı. Hakeme tükürd... ahaha yok lan, kendisiyle tartışmak istemeyen hakeme "adam değilsin" demiş.
-Rockets, tam 23 3'lük isabetiyle daha önce Magic'e ait olan bir maçta en çok 3'lük atma rekorunu egale etti. İşiniz gücünüz yoksa 3'lüklerin tamamını şuradan izleyebilirsiniz. Hikaye henüz bitmedi. Koç Mark Jackson, Warriors'ın bir maçta en fazla 3'lük yiyen takım olmaması için oyuncularından taktik faul yapmalarını istedi. Yaptığı ilk bakışta saçma geliyor ama sebebini anlayabiliyorum. Warriors oyuncularını yuhalayan Rockets taraftarlarını da anlıyorum. Sigarasızlıktan çatacak adam arıyorum ama ne kadar zorlasam da bu vakada küfredecek birilerini bulamadım.
Chris Paul'un yokluğunda bir kez daha anladım: Heat hücumunun LeBron bağımlılığı > Clips hücumunun CP3 bağımlılığı >>>>> OKC hücumunun Durant bağımlılığı
Tabii yanlış anlaşılmasın:
1. LeBron olmasa Heat çöker demiyorum. Wade ve Bosh üstüne kurulmuş olan bir takım elbette ki playoff tablosunda önemli bir aktör olur. Fakat şu anki Heat hücumu TAMAMEN LeBron'a bağımlı. İstatistiklerden bağımsız olarak, maçlar izlendiğinde anlaşılabilecek bi durum bu
2. Paul şu an ligdeki en iyi lider. Hücuma katkısını anlatmaya gerek yok zaten. "Yılın koçu" geyiklerine konu olacak kadar oyuna hükmedebiliyor. Makro ölçekte oyunu yönlendirmekten, her oyuncuya en doğru anda pas vermek gibi temel hareketlere dek her şeyi yapıyor. Ve hepsinden önemlisi, kendi adına bir parfüm çıkarıyor.
3. Yukarıda yazdığım denklem oyuncuların seviyeleriyle değil, takımların temel prensipleriyle alakalı. MVP ödülü için oyum olsa (favori cümle girişim) Durant'e verirdim.
Çaylaklar Maçı için seçilen 20 oyuncuyu Charles Barkley ve Shaq iki takıma ayıracaktı. All-Star gibi gösteri maçlarında topa yön veren kısaların ön plana çıktığı malum. Şimdi ilk iki seçime bakalım:
Shaq: Damian Lillard ve Kyrie Irving
Charles: Anthony Davis ve Kenneth Faried
WUT? Bu noktadan itibaren aynı tripte devam ettiler. Neyse laf etmeyeyim, Barkley lan bu. Nikotin krizinde olsam bile Charles Barkley'e kızacak değilim. Zaten bu post Katharsis gibi, Epifani gibi transandantal bi sürece tabi tuttu beni. Kalender adammışım, onu fark ettim.
ps. Yandaki poster Hoopism'den.
ps. Yandaki poster Hoopism'den.
Laker Drama - Perde VI: Gasol asgari 6 hafta kaçıracak. Üstelik Howard'un durumu da malum. Kobe, Howard'ın sakatlığa rağmen oynaması gerektiğini sürekli söylüyordu. Nash de ligdeki herkesin belli acılarla oynaması gerketiğinden bahseden bir tweet gönderdi. Nihayet Celtics karşısında Howard sahaya çıktı ve korkunç oynadı.
Hmpfff. Aslında Howard çıtkırıldım bi oyuncu değil. Sakatlığı gerçekten ciddi olabilir, sezon başında tedavisini erken kesip dönmüş olabilir, kendince oynamaya çalışmış olabilir, yaşlanan Kobe bencilce takım arkadaşlarını zorluyor olabilir... olabilir yani. Ama insanların Howard'a inanası kalmadı artık. Şu adamdan bahsediyoruz; konuştuğunda dinleyenlerin orta kulağını iltihaplandıran bir adamdan. Geçtiğimiz sene NBA tarihinin belki de en acayip röportajına imza atmış (her ay 1 kere izlerim), röportajın yankıları sürerken kendini sevimli göstermeye çalışmış, playoff'lara yalnızca haftalar kalmış olmasına rağmen ameliyat kararı almıştı. Bu defa yapacakları meçhul ama Kobe'ye cevaben şöyle söylemiş: "Bu benim kariyerim, benim hayatım."
Neyse ben bi sigara yakayım.
No comments:
Post a Comment