Monday, April 26, 2010

Haftanın Sözleri

Mayıs 2012
"Böyle saçma isim mi olur? Çocuğunuzun adını Ben koyun, belki de Jerry."
Charles Barkley, Kawhi Leonard hakkında

"Bizim yapacaklarımızı bizden daha iyi biliyorlar." 
Al Jefferson, Spurs hakkında 

"Normal sezonda basketbolun zirvesine çıktık. Normal sezonu birinci bitirdik. Önemli olan tek şey bu." 
Carlos Boozer, playoff'lardan elendikten sonra 

"Celtics yaşlı."
Michael Gearon jr

"Bir daha ağzını açacağı zaman, neden bahsettiği hakkında fikri olsun."

Kevin Garnett, Michael Gearon jr hakkında

"Çok fark etmez. Herhangi bir takımda oynayabilirim."
Andrew Bynum, kontratının uzatılıp uzatılmayacağı sorulduğunda

"Geçen seneden ne fark mı var? Sanki iki tane Rose ile uğraşır gibiydik bu defa. Üstelik her iki Rose da daha iriydi." 
Frank Vogel, LeBron&Wade hakkında 

"Koçun kovulmasıyla bir alakam yok." 
Dwight Howard, SVG kovulduktan sonra 


Haziran 2012 
"Tim Duncan zeki."
Kendrick Perkins, 'Bynum ve Duncan'ı savunmak arasında ne fark var' sorusuna cevaben

"Dürüst olmak gerekirse, Rondo'yu nasıl savunacağımızı bilmiyorum."
Erik Spoelstra

"Hakemlere ağlayıp sızlanıyorlar." 
Rajon Rondo, Heat hakkında 

"Kobe'yi bekliyor olacağım." 
Anthony Davis, Kobe'yi durdurmak istediğini söylerken 

"Verecek başka bir şeyimiz kalmadı." 
Doc Rivers

"LeBron'la çok gurur duyuyorum."
Metta World Peace

"2.10'luk ben gibi oynuyor."
Kobe Bryant, Kevin Durant hakkında

"Rio takımdaki en iyi oyuncu olduğunu düşünüyor. Bu onun hem eşsiz yeteneği, hem de laneti."
Dwyane Wade

"Eşini hâlâ dövüyor musun?"
David Stern, draft'te hile olup olmadığını soran radyocuya

"Şampiyonluğu kazandığımda ağlayacağımı düşünürdüm her zaman."
LeBron James

"Sana ağlayamayacak kadar heyecanlı olacağını söylemiştim."
Dwyane Wade, LeBron'a

"Kariyerim boyunca başıma gelen en iyi şey, geçen sene Finaller'de mağlup olmamızdı."
LeBron James


Kasım 2012
"Brian Scalabrine rolünü kabul ediyorum."
Rasheed Wallace, maç sonunda tribünlerden gelen tezahüratı değerlendiriyor

"Phoenix senelerce pek çok maç kazandı. Peki Mayıs'ta ne yapabildiler?"
Mike Brown, Nash'e pick&roll oynatmadığı yönündeki eleştirilere cevaben

"Mike Brown'la hiçbir sorunumuz yok."
Jim Buss, Brown kovulmadan bir gün önce

"Phil tüm spor tarihindeki en büyük koç."
Kobe Bryant, Lakers D'Antoni ile anlaşmadan bir gün önce

"2 gündür tweet atmamamın sebebi, Phil göreve getirilmediği için yas tutuyor olmam."
Magic Johnson

"Yeni bir evren geliyor. Evrenlerimize hükmedecek. Evrenler birleşecek."
Metta World Peace

"Bowling oynarken bu oluyorsa, smaç yaparken ne olacak?"
Andrew Bynum, bowling oynarken dizini sakatladıktan sonra

"Spurs'un yaptığı kabul edilemez. Azımsanmayacak cezalar gelecek."
David Stern

Landry'nin Dişleri

Antrenman sırasında Mutombo'nun istemdışı müdahalesi sebebiyle Landry'nin bir dişi kırılmıştı. 2008 playoff'larında Boozer'ın kolununn şiddetiyle aynı dişi yine kırılmış ve ameliyat masasına yatmak zorunda kalmıştı Landry. Aşağıdaki videoda Boozer'ın kolunun ne kadar ağır olduğu anlaşılıyor:


2009 aralık ayında Dallas ile maç yaptılar ve Nowitzki'nin dirseği Landry'nin ağzına çarptı. Bu defa Landry'nin tam üç dişi kırıldı.

J-Rich: 2 - Trail-Blazers: 1

Richardson, NBA'in en istikrarsız oyuncularından biri. Zaten atletik özelliklerinin yanına istikrarlı sayı potansiyelini eklemiş olsaydı, çoktan all-star maçında görmüş olurduk.


Serinin ikinci maçı 20 nisan'da oynandı. Richardson, 16'da 11'le 29 sayı attı. Özellikle maçın belli bölümlerinde değil, tümünde konsantre gözükmesi en büyük artı.
22 nisan'daki üçüncü randevuda ise 19'da 13 isabetle tam 42 sayı attı. Ayrıca iki maçta aldığı ribaund sayısı 14. Bu oyununu sürdürürse ilk maçta sürpriz biçimde yenilmiş olsalar da zayıf Portland'ı rahat geçeceklerdir.

Aynı zamanda Grant Hill'in oyunu da parmak ısırtıyor. Play-off'lar öncesi Suns hakkında yazdığım yazıda Phoenix yönetiminin Tuscon şamanlarıyla irtibata geçtiklerine dair latifeler yapıldığından bahsetmiştim. Defansta umduğumdan çok daha dirençli duruyor Hill. Özellikle hücumda mümkün olduğunca hareketli bir üslûpla oynuyor, önü boşaldığında smaca kalkıyor, pick and roll'ün iki ucunu da başarıyla sahneliyor. Hayranlık duymamak elde değil.

Örnğin ikinci maçta, oyunda kaldığı 25 dakika'da 11'de 10 isabetle 20 sayı buldu ve 8 ribaund aldı.

Friday, April 23, 2010

Bu Serpûşun Adına Havlu Denir

Mehmet sakatlandı

Mehmet Okur, sezon boyu korkunç oynamış, uzun süre boyu hiçbir maçta başarılı, yani kendi standartlarında performans sergileyememişti. All-Star arasının ardından yavaş yavaş kıpırdanmaya başlayan Memo, son bir ay içinde, all-star seçilmesini sağlayan istatistik kâğıdına ulaşmış, double-double yapmadan maç bitirmez olmuştu.

Kirilenko'nun hem sakatlık, hem de formsuzluk ile boğuştuğu şu aylarda, Jazz'in Memo'ya muhtaç kaldığını söylemeye bile gerek yok. Normal sezonun son maçında Suns'a karşı aldıkları ağır mağlubiyetin ardından Nuggets serisinin zorlu geçeseği belliydi çünkü. Serinin daha ilk maçında Mehmet aşil tendonundan sakatlandı. Zaten tam olarak üstünden atamadığı sakatlığa rağmen oynuyordu.

Sakatlığı sebebiyle playoff'lar bir yana, Dünya Şampiyonası'nda bile oynayamayacak. Tam form tutmuşken böylesi talihsizliğe maruz kalmak pek acı olsa gerek.


Yukarıdaki videonun yirmibeşincei saniyesinden itibaren sakatlık ânı görülebiliyor.

Batı Konferansı



Lakers vs Thunder

Phil Jackson seri başlamadan evvel hakemleri işlemeye, basketbol camiasının teneffüs ettiği atmosferi lehine çevirmek için medya önünde yeni bir algı biçimi yaratmata başladı. İkili mücadelelerde Kevin Durant'in hakemlerden çok sayıda faul düdüğü çıkardığını iddia etti meselâ. Elbette ki süperyıldızlar diğer oyunculara kıyasla daha rahat faul çizgisine giderler; Bryant, James, Wade, Anthony, Durant... Klasik Jackson oyunları. Nasıl Kobe trash talk konusunda becerikliyse, Jackson da -Riley gibi- böylesi iğnelemelerin en büyük üstadlarından. Jackson cephesinde değişen pek bir şey yok ama genel anlamıyla şampiyon cephesinde büyük sorunlar mevcut. Öncelikle Kobe Bryant sağlıklı değil. Kendi ekseni etrafında dönemekte zorlanan, ilk adımı yavaşlamış bir Kobe, hücumu tek başına sürüklemeye çalıştığı ölçüde takıma zarar verecektir. Tüm sezonun yorgunluğu çıkmış gibi görünüyor. Onca sakatlığa rağmen oynamaya devam etmek isteyebilir ama antrenörlerin playoff'ları düşününerek onu dindlendirmeleri gerekirdi. Bir şekilde kendini toparlasa bile Fisher'ın hiçbir hızlı guard'ı savunamaması, bench'in inanılmaz ölçüde formsuz olması Lakers'ın önündeki diğer problemler. Walton sakatlıktan yeni çıktı, Vujacic Şarapova ile gönül eğlendiriyor, Farmar aynı Farmar, Mbenga, Powell... Eğer Lakers pota altındaki iki kuleyi kullanmazsa -şimdi olmasa bile, sonraki turlarda- zorlanacaktır.

Gelelim Oklahoma City cephesine. Durant, Westbrook, Green gibi hem genç hem de yumuşakbaşlı oyuncular üstüne kurulu bu takım, Scott Brooks'un 'ağabeyliğinde' kenetlendi ve geçtiğimiz sezona oranla büyük gelişim kaydederek playoff'lara sekizinci sıradan katılma hakkı kazandı. Westbrook, tüm seri boyunca maden bulmuşçasına Fisher'ı geçip potaya yönelecektir. Her ne kadar Durant serinin sayı kralı olacaksa da Westbrook'un pek aşğı kalacağını zannetmiyorum. Seri sonunda elbette ki Lakers sonraki tura yükselen taraf olacak ama Thunder seneye çok daha dişli bir rakip olarak dönecektir.

Trail-Blazers vs Suns

Portland sezon boyunca üstüne çöken lanetten kurtulamadı. Onlar için tek kurtuş umudu büyücülerde artık. Sezon boyu süren sakatlıklardan uzun uzun bahsedeceğim bir post yazacağım yakında. Bu sebeple en önemli hücum silahlarının Aldridge olduğunu yazıp geçiyorum şimdilik.

Phoenix, Potland'ın tam aksine yaşlı ve sakat oyuncuların tekrar basketbola bağlandıkları bir şehir. Hattâ Tucson'dan getirdikleri şamanlardan yardım aldıkları konusunda şaka yollu muhtelif rivayetler mevcut. Grant Hill birkaç metreden zıplayıp spektaküler smaçlar yapıyor, Nash en yaşlı asist kralı ünvanına ulaşıyor... Richardson'ın istikrarsız performansı, Barbosa'nın sakatlıklar sebebiyle formsuz olması şu an için pek önemli değil. Zaten normal sezonun sonuna doğru hem Nuggets'ı, hem de Jazz'i ezerek yenmeleri de form durumları hakkında bilgi veriyor. Portland en fazla bir maç alır.

Mavericks vs Spurs

Spurs, 2000'ler boyunca sezona yavaş başlar, playoff öncesi tüm takım formunun zirvesine ulaşırdı. 2010 yılında da benzer bir durum ile karşı karşıyayız. Zaten playoff'larda Spurs'ün tüm gücüyle oynayacağını ve rakibine sorun yaşatacağını tahmin etmek zor değildi ama özellikle Duncan'ın çizdiği sağlıklı görüntü, Ginobili'nin inanılmaz form düzeyi ve Parker'ın dönüşü şampiyonuk hayâlleri kuran Mavs için demirden leblebi misâli bir rakip yarattı. Ayrıca ench'ten gelen Richardson'ın olası düzgün performansı ve çaylak Blair'in kattığı mücadeleci ruh, Spurs tarafındaki olumlu noktalar.

Golden State'e elendiklerinden beri ilk kez şampiyonluğu düşünmeye başlayan Mavericks, point guard mevkiinden center'a dek irileşti ve playoff takımına dönüştü. Sezon ortasında gelen Butler ve Haywood, iki numaradaki zaaflarını azaltmakla kalmadı, Dampier'ın hantal bedeninden de kurtardı onları. Kidd, Butler, Marion gibi rakip oyunculara fiziksel bağlamda üstünlük kuran oyuncular, Nowitzki'nin boy avantajı, Haywood'un hızlı ayakları ve yedek soyunan Terry, inanılmaz bir seri izleyeceğimizin garantisi adeta.

Bu iki takım batı finalinde karşılaşsalar pek şaşırmazdım açıkçası. Son birkaç senede inanılmaz seriler izleten bu iki takım yine yedinci maçta birbirlerinin bileklerini bükecekler muhtemelen. Spurs üst tura burun farkıyla daha yakın ama elenen için üzüleceğim kesin.

Nuggets vs Jazz

Jazz'in sakatlık problemleri, altından kalkılması imkânsız bir soruna dönüştü. Daha önce Memo ve Kirilenko'nun playoff'larda Jazz için ne kadar önemli olduklarını yazmıştım. Mehmet sezon sonunu mükemmel oynadıysa da aşil tendonundan sakatlandı ve birkaç ayını rehabilitasyon merkezlerinde geçirecek maalesef. Boozer'ın mental kabiliyeti malûm. Deron Williams'ın tek başına yapacakları kaç maç kazanacaklarını tayin edecek.
Billups, normal sezonun sonuna doğru gittikçe düşen bir form grafiği tutturdu. Direksiyonu eline almadığında, Nuggets'ın finale oynayabilecek bir takımla alâkası kalmıyor. Martin ve Smith gibi karakter Billups'ın takımı yönetmesi gerekliliğini bir kez daha gösteriyor. Gerçi Anthony artık iyiden iyiye olgunlaştı ve Lebron-Kobe-Wade seviyesine gelmiş durumda. Bu seriyle birlikte daha da büyüyeceğini, ligin en iyi beş oyuncusundan biri olarak anılacağını sanıyorum. Nene ve Martin gibi iki iyi pota altı oyuncusu, ısındığında durdurulamayan Smith, Carter, Andersen gibi rol oyuncuları sebebiyle seriyi 4-2 önde bitirecekler gibi görünüyor. Jazz'in iyice daralan kadrosunun nefesi üst tur için yetmeyecek.

Doğu Konferansı



Cavaliers vs Bulls

Chicago içeri girip, savunmayı delip sayı buluyor. Bu nereden geleceği belli olmayan penetreci figür Cavs'in Bulls'u paramparça etmesini engelleyecektir. Yavaş ayakları sebebiyle Shaq', Ilgauskas, kimi zaman Varejao turnikeye giren atletik kısaları takip etmekte zorlanıyorlar. Hickson Ilgauskas yokken fena performans sergilememişse de playoff başka bir iklim. Rose ve Hinrich'in penetreleri, Deng'in olgun oyunuyla birleşince Bulls'un dağılması pek mümkün değil. Fakat Del Negro'nun gönderileceği dedikoduları, hattâ Bulls yönetiminin başka isimlerle konuşmaya başlaması (yönetim yalanlamadı) büyük handikap olabilir.

Cavs mutlak favori. Elbette ki Shaq içerideyken pota altı kalabalıklaşıyor ve LeBron'a yeterli alan kalmıyor bazen. Sene başında Cavs birkaç maç kaybederken iyice dilimize pelesenk olmuş bir muhabbeti bu; hattâ Kobe'ye "LeBron'a önerilerin neler" gibi sorular yöneltiliyordu ki, Cleveland yenilgiyi unuttu. Sezon ortasında Jamison'ın da katılmasıyla pick and roll oyunlarında uzunu takip edebilecek hızlı ayaklı uzun oyuncuya kavuşmuş oldular. Raptors yerine Bulls ile eşleşmeleri, onları sonraki turlar için zinde tutacak, olası konsantrasyon dağılmalarını engelleyecektir.

Cavs'in seriyi geçeceği malûm. Benim esas merak ettiğim, Noah ile Varejao'nun ne zaman kavgaya tutuşacakları.

Hawks vs Bucks

Sezon içinde önce Michael Redd'in sakatlığıyla sarsılan, mücadele gücünü kaybetmeden savaşsa da playoff arifesinde Bogut'u kaybeden Bucks, artık Hawks'ı zorlayamadan evine dönecek. Bir takımda hem savunma hem de hücumun en aktif ismi sakatlanırsa yapılacak çok şey kalmıyor maalesef. Salmons, Ersan, Delfino kendi başlarına başarıyı yakalayabilecek çapta oyuncular değil. Her ne kadar Jennings skor üretebilecekse de egosu kendinden büyük bu çaylağa güvenmek komik.

Hawks cephesinin ise keyfi yerinde. Johnson'ın gittikçe olgunlaşan skorer kimliği, Harford'ın pota altında rakipsiz kalması, Smith'in güç dengesinde yarattığı dalgalanma, 2010 senesinin en iyi altıncı adamı olan Crawford'ın kenardan gelip yapacağı katkı... Atlanta kimi zaman -takım hâlinde- konsantrasyon problemleri yaşıyor. Belki bu sebeple bir maç kaybedebilirler. Büyük ihtimâlle Bucks, başarılı sezonu süpürülmeme uğraşıyla kapatacak.

Celtics vs Heat

Serinin mutlak favorisi Celtics elbette. Heat, bu sezonu yazın serbest kalacak oyuncular uğruna bir 'arasezon', geçiş dönemi olarak geçirdi. Gerek ilk beşin pek çok parçası, gerek bench çok kısıtlı. Takımın hem skor, hem de savunm bağlamında ortaya neredeyse hiçbir şey koyamadığı aşikâr. Fakat rakip takım kadrosunda bir süperyıldız varsa eğer, her daim dikkatli lmak, konsantrasyonu elden bırakmamak gerekli. Dwayne Wade, hangi konferansın hangi eşleşmesinde oynarsa oynasın, problem yaratır. Seri süt liman giderken üstüste iki maç 50 sayı atar ve durumu 3-2 gibi kritik bir aşamaya sürükler.

Garnett'in, Pierce'ın sakatlıkları, Rasheed ve Robinson'ın gevezelikleri, sezona harika girmişse de gittikçe performansı düşen Perkins, Davis'in oluşturduğu antipati... Celtics bunalımda. Garnett ribaund ve blokta harcayamadığı enerjiyi konuşarak atıyor. Pierce'ın yüzü gülmüyor. Rondo'nun olgunlaşması ve Allen'ın form grafiği umut veren yegâne durumlar. Yine de Heat'in hemen hiç şansı yok. Celtics'in en büyük avantajı Heat'in yavaş tempoyla oynaması çünkü; Celtics hızlı oynayan takımlardan fazlasıyla rahatsız oluyor. Meselâ Chicago ile eşleşmiş olsalardı, kan kusmadan üst tura geçmeleri mümkün olmazdı.

Magic vs Bobcats

Charlotte Bobcats 2010 tablosundaki en zayıf playoff takımı. Böylesine kısıtlı bir kadroyu başarıya taşıdığı için Larry Brown'a yılın koçu verilebilir bile. Normal sezon boyunca Raptors, Bulls gibi kendilerinden daha yetenekli kadroları geride bıraktılar. Playoff boyu en istikrarlı skor eli niyetine Stephen Jackson'a sarılacaklar. Jackson'ın ne kadar istikrarsız olduğu düşünülürse 'kısıtlı kadro' tabiriyle ne demek istediğim anlaşılacaktır.

Magic, malûm, geçen senenin finalisti apoletiyle en azından konferans finaline kalacaktır. Howard'ın hücumdaki etkinliği -Hidayet'in, daha doğrusu pasör üç numaranın ayrılmasının ardından- neredeyse yarıya indi. Nelson, Lewis ve Carter beklenen pas akşını sağlamakta zorlanıyorlar. Fakat Carter'ın, Magic'in topu mümkün olduğunca hızlı dolaştırıp boş şutu bulan sistemine adapte olamaması bile Bobcats'in bir galibiyet almasına yetmeyecek. Playoff'ların 4-0 bitecek tek serisi olabilir.

2010: En İyi Savunmacı

Dwight Howard, toplam 122 birinci sıra oyun 110'unu alarak 576 puanla ikinci kez yılın savunmacısı seçildi.





Not: Josh Smith 136 sayıyla ikinci, Gerald Wallace ise 113 puanla üçüncü oldu.

En Genç Sayı Kralı

NBA tarihinin en genç sayı kralı Kevin Durant, sene boyu hepimizi neşelendirmiş, ekran başında tutmuştu.

Fazlasıyla yumuşakbaşlı olduğu için play-off'larda bir takımı etrafında toplayıp toplayamayacağı hakkında soru işaretleri var açıkçası. Jordan'dan Kobe'ye egosunu dizginleyemeyen süper yıldız profiline öylesine alışmıştık ki, Magic Johnsonvâri bu çocuğa şüpheyle yaklaşıyoruz. Ne diyeyim, umarım Durant, yeni süperstar profilinin tecelligâhı olur. 




Not: 1947-48 sezonunda Chicago Stags'in 22 yaşındaki oyuncusu Max Zaslofsky sayı kralı olmuş, 2007-08 sezonunda ise Cleveland'ın 21 yaşındaki oyuncusu Lebron James bu alandaki rekoru eline geçirmişti.

Thursday, April 22, 2010

The Most Ridiculous Man in the World

           

En Yaşlı Asist Kralı

36 yaşında. 13 sezondur NBA'de. 11.0 ortalamasıyla asist kralı oldu. Steve Nash; the most ridiculous man in the world.


2004-05, 2005-06 ve 2006-07 sezonlarının ardından dördüncü kez bu ünvanı kazandı. Ayrıca bu sezon yine %40+ üç sayılık, %50+ sahaiçi şut, %90+ serbest atış isabeti yaptı.

Kendi Potasına: Rasheed Wallace

Friday, April 9, 2010

Ayları tersten saymak



Anthony, Thunder maçının üçüncü çeyreğinde yere düşüyor ve bilincini kaybettiği için kalkamıyor. Fakat hakemler maçı devam ettiriyorlar. Oyun durduğunda trafik kontrollerinden aşina olduğumuz alfabeyi/günleri tersten sayma testini, aylar biçimiyle uygulamışlar. Anthony, "normalde de sayamam" demiş.

Fear the Deer?



Redd'in sakatlığının ardından Bucks'ın sezon sonuna dek nereye gittiğini bilmeksizin savrulacağını, hattâ Jennings'in dağılacağını düşünmüştüm. Fakat savunmanın gücüyle, savunmanın yarattığı konsantrasyon alışkanlığıyla Milwaukee'de günler heyecansız geçmedi. Özellikle üçünü ve dördüncü takımlar, geyik korkusunu hissetmeye başlamışlardı ki, Bogut sakatlandı. Videodaki kırılma anından da anlaşılabileceği gibi Bogut sezonu kapattı. Artık Bucks'ın ikinci tura geçebilme hayâli yok.

Thursday, April 8, 2010

1333

Don Nelson 1333 galibiyetle gelmiş geçmiş en fazla NBA maçı kazanan koç oldu. Sezon başında kovulmak için her şeyi yapıyordu âdeta. Bazı oyuncuları oynatmıyor, bazılarını 48 dakika oynatıyordu -Stephen Jackson örneğinde olduğu gibi. Bir şekilde rekoru kırdığına göre Mayıs'tan itibaren ömrünün sonuna dek tropik iklimle uyuşturulmuş bir adada kokteyl banyosu yapacağını kestirmek güç değil.

Triple-Double: Ricky Davis

16 Mart 2003. Ricky Davis triple-double peşinde. Kendi potasına gidiyor.                   

Ribaund geçerli sayılmıyor, triple-double istatistiklere geçmiyor.

Triple-Double Peşinde


Maçın bitmesine 30 saniye kala Blatche istatistik kâğıdı üstünde 20 sayı-13 asist-9 ribaund'lık yer kaplamakta. Yi şut kullanırken kolunu kaldırmak yerine çembere koşup ribaund alma savaşına katılıyor. Top, çemberden sekip birkaç metre uzağa gidince son gücüyle zıplayıp topu yakalıyor ve triple-double yapmanın huzuruyla sakinleşiyor. O da ne? Hakemlerim faul tesbit etmiş. Blatche başını iki eli arasına kıstırıp feryâd ediyor. Kenardan başlayan Nets, CDR ile denediği şutu kaçırınca Blatche için çanlar çalıyor. Fakat top Martin'in kucağına düşünce Blatche yine hüzünle doluyor; tek ribaunda hasret. Martin'e kızıyor ama Nets'in yaptığı taktik faul umutlarının yok olmasını engelliyor. Ribaund için boyalı alan etrafına dizilmişken Nets oyuncusu Yi'ye, McGee'nin faul atışını kaçırma ihtimâlinden hareketle, "ribaundu bana bırak" diyor. Yi kabul etmiyor, ki etse bile McGee iki atışı da sokacaktı zaten. Devin Harris turnikeye giderken son sürat peşinde koşturup ribaund arıyor. Son 4 saniyede de önde olmalarına rağmen üç aşamalı bir plan deniyor: Nets potasına git, şut kaçır, ribaunda ulaş.


Tüm bu otuz saniyede Blatche bir ribaund daha alamayınca triple-double kaçıyor. Ricky Davis'e selâm olsun.