Thursday, November 22, 2012

Grizzlies Hakkında Notlar

Kendilerine uygun yapıda (kadro, koç, sistem...) oynayan basketbolculalar tüm yeteneklerini azami seviyede kullandıklarında, yeteneklerinin toplamını aşarlar. Mike Conley bu transandantal süreçten geçiyor. Kariyerinin en çok asist yaptığı (6,5), en çok 3'lük attığı, en yüksek saha içi isabet yüzdesiyle oynadığı (%48) ve en çok skor ürettiği (14,5) sezonunu geçiriyor. Belki de hepsinden önemlisi ligde en etkili pick&roll oynayan guard'lardan birine dönüştü. Marc Gasol'le beraber oynadıkları ölümcül pick&roll'leri etkisiz hale getirmek neredeyse imkansız.

Gasol. Ligin en iyi uzun pasörü olabilir. Uzunlar arasında en önemli hücum komutanı olduğuna şüphe yok zaten. Post'ta topu aldığında hem yay etrafındaki oyunculara, hem backdoor cut yapanlara, hem de Z-Bo'ya pas verebiliyor. Hatta PnR oynarken 3'lük çizgisinin gerisindeki şutörleri bulabiliyor (Uzun oyuncu bahsettiklerimi yapınca tüm rakip savunma alabora oluyor zaten.). Grizzlies hücumlarında oyuncular sürekli cut yaptığı için Gasol'un özellikle perdeleri de hayatî öneme sahip (Hatta twitter'da "Yalnızca Gasol'un perdelerinden oluşan bir video hazırlayıp loop'a atmak istiyorum" yazmıştım.). Nihayet Grizzlies'in resmi hücum merkezi olduğunu anlatabilmek için istatistiklere bakmak bile yeterli; bu sezon hem sayı, hem de asist departmanlarında NBA kariyerinin zirvesine çıktı.

Rudy Gay hücum merkezi görevini Marc Gasol'e, ilk skor opsiyonu ünvanınıysa kısmen de olsa Randolph'a teslim etmeyi kabul etmiş görünüyor. Geçen sezonlarda sürekli izolasyon oynar; düşük yüzdeyle isabet kaydetmesi bir yana, takımın hücum ritmini bozardı. Hâlâ takımın en çok şut kullanan oyuncusu. Maç başına yalnızca %43'le tam 18 şut atıyor. Fakat bu sene iso yerine topsuz koşular ve perdeleri kullanarak topla uygun pozisyonda buluşmaya gayret ettiğini söyleyebiliriz.

Randolph, artık Grizzlies'in en önemli skor opsiyonu. Ne kadar olgunlaştığından bahsetmeme pek gerek yok. Bu hafta Randolph hakkında çok güzel yazılar vardı zaten; mesela Grantland'de Jonathan Abrams'ın şahane makalesi ya da Kevin Pelton'ın küçük yazısı. Z-Bo'nun hayatını çocukluk senelerinden Jail Blazers'a, Isiah'nın inşa ettiği Knicks felaketinden Grizzlies'e dek takip etmişler. Basketball Jones ise Randolph'un birkaç sene önceki kafa yapısından bahsederken benim de kendimi kaptırdığım ruh hâlini çok güzel anlatmış: "Sanki Şükran Günü için Z-Bo'nun aile evine gitmiş ve annesinden Z-Bo'nun çocukluğuna dair garip hikayeler dinler gibiyiz."
                                                 
Zaten Grizzlies'in savunmada neler yapabildiği malum (tam saha baskı, boyalı alanda uzun ve kalıplı oyuncular...). Esas fark, hücumda tüm parçaların yerine oturması. Geçen sezon 100 pozisyon başına en fazla sayı bulan yirminci ekiptiler, bu sene aynı istatistikte beşinci sıraya yükseldiler[1]. Hücumlarındaki iki önemli eksiği büyük ölçüde kapamış görünüyorlar. Geçen seneye göre hem +3,5 3'lük deniyorlar, hem de daha fazla asist yapıyorlar (+2). Tabii son iki istatistiğin esas kahramanı belli: bench. Jerryd Bayless %44'le 3'lük atıyor. Wayne Ellington, Quincy Pondexter (ve Mike Conley) kariyerleri boyunca en fazla 3'lük kullandıkları sezonu yaşıyorlar. Üstelik saydığım 3 oyuncu asist departmanında da zirve yapmış haldeler.

İyi koç önderliğinde tüm parçaların birbirini tamamladığı, takımın toplam gücünün oyunculardan fazla olduğu[2], hem savunmada hem de hücumda önüne gelen herkesi alt edebilecek bir ekibe dönüştü Grizzlies. Knicks, Clippers... Sezonbaşı sürprizleri arasında şampiyonluk iddiasının altını en kuvvetli şekilde doldurabilecek takım şu an için Grizzlies gibi görünüyor.
__________________________________________
[1]100 pozisyon başına atılan/yenilen sayı istatistiklerinde Basketball-Reference'i referans alıyorum.

[2]Phil Jackson meşhur kitabı Sacred Hoops üstüne yapılan bir röportajda şöyle söylüyor: "Bir basketbolcu kendi arzularını bastırabildiğinde, basketbolcu olarak sahip olduğu tüm yetenekler ortaya çıkar. Hiçbir şutu zorlamaz, repertuarında olmayan hareketleri denemez, kendi varlığını takıma dayatmaz. Topu elinizde 3-4 saniyeden fazla tutmak sizi odak noktası haline getirir ve belli bir odak noktası oluştuğunda takım yapısı çöker; rakip savunma sizi yakaladığı için alan paylaşımınız anlamını yitirir. Yani aslında bencillik yapmamak takım ruhu anlamına geliyor. Takımın bir parça, bir vücut, bir enerji halinde var olabilmesi de diyebiliriz. Çok garip ama oyuncular kendi yetenekleri doğrultusunda oynadıklarında takım, yeteneklerin toplamını aşar."

1 comment:

dgsozkan said...

Şuan Memphis'in önündeki tek tehlike Rudy Gay'in patlamaya hazır egosu. Rudy Gay takımın önem sıralamasında 3. sıraya düşmeyi bütün sene sindirebilir mi acaba ne dersin? Ki bu adam ABD milli takımında bile arka sıralara düşmeyi kabullenmemiş bir adam.