Thursday, March 29, 2012

Bye Bye del Negro

Normal sezonun bitmesine sadece 1 ay var. Fakat Clippers koç değişikliğine gidiyor.

NBA'deki en kötü koç kim? Tabii ki Vinny del Negro.
Geldiği yere ölüm getirir. İki sezon Bulls'un koçluğunu yaptı ve takımın galibiyet yüzdesi %50'nin üstüne çıkmadı. Bulls del Negro'yu kovduktan sonra Tom Thibodeau'yla anlaştı ve aynı sezon ligin zirvesini ele geçirdiler: 62 galibiyet, 20 mağlubiyet. Bulls taraftarı hala dalga geçer.[1]

Vinny del Negro pes etmedi. İnançlıydı. Genç yeteneklerin top sektirdiği takımları yok etmek, üstlerine kâbus gibi çökmek istiyordu. Rose'un ardından Blake Griffin'i gözüne kestirdi. Clippers camiası kurulduğu günden bu yana dangalakça hamleler[2] yapmasıyla meşhurdur. Tabii ki Vinny del Negro fırsatını kaçırmadılar. Griffin fırtınasına ve değerli genç yeteneklere (DeAndre Jordan, Eric Gordon...) rağmen play-off'ları kaçırdılar. İkinci sezon öncesi muhteşem bir takas yaptılar ve ellerine tam da aradıkları tipte bir süper yıldız geçti: Chris Paul.

Burada ara verip Chris Paul takasının nasıl gerçekleştiğini hatırlayalım. New Orleans, cazın doğduğu şehir olarak bilinir. 1920'lerden beri kamyonculardan pazarcılara dek herkes caz dinler. Hatta çalar veya mırıldanır. Şehirde çok az basketbol seyircisi var. Hatta New Orleans'ta kurulan ilk takım olan Jazz, Utah'a taşınmıştı. En önemli sebepleri yeteri kadar gelir elde edememeleriydi. 2000'lerin ortasında Katrina kasırgası tüm şehri yıkınca Hornets camiası da Oklahoma'ya taşınmış ve dopdolu tribünler önünde oynamaya başlamıştı. Bir daha New Orleans'a taşınmayacakları konuşuluyordu ama iki sene sonra geri döndüler. İnsanlar bu geri dönüş için tek mantıklı sebep bulabiliyorlardı: Harap olan kentin moralini düzeltmek. NBA yönetimi all-star maçını da New Orleans'ta oynatarak şehir halkının acılarını hafifletmek istemişti. Birkaç sene sonra tribün gelirleri iyice düşünce Hornets iflas bayrağını çekti ve NBA Yönetimi'ne devredildi.

O günden beri takımı boşaltıp yeni bir şirkete satmayı planlıyor. Önce Chris Paul'u takasta göndermeye karar verdiler. Lakers büyük fırsatın üstüne atladı.[3] Odom ve Gasol'ü göndermeye bile razıydılar. Takasın gerçekleşmesi an meselesiydi ama NBA yönetimi izin vermedi.[4] CP3 Lakers'a giderse, şampiyonun yönetim tarafından tayin edildiği imajı oluşacaktı. Daha kötü olsa bile Clippers'ın teklifini kabul ettiler (Eric Gordon+Chris Kaman+draft hakkı).
Herkes Chris Paul'ün Blake Griffin ve DeAndre Jordan gibi iki muhteşem atletle binlerce alley-oop yapacağını söylüyordu. Ama daha da önemlisi Paul, del Negro'ya rağmen doğru basketbol oynayabilir ve takımı peşinden sürükleyebilirdi. Sezona fena başlamadılar. Hatta Lakers'ın önüne geçtiler ama yalnızca alley-oop yaptıkları için tüm takımlar kısa süre içinde önlemlerini aldı. Billups sakatlanınca guard pozisyonlarında da büyük bir boşluk oluştu. Artık Chris Paul'un yaratıcılığı dışında hücumu şekillendirecek hiçbir stratejileri kalmamıştı. Sahada başıbozuk deniz anaları gibi amaçsızca gezinmeye başladılar.

İnternetteki tüm forumlar Vinny del Negro'yla dalga geçmeye başladı. Şu sıralar herkes Vinny del Negro'nun oyun çizemediğinden bahsediyor. Birkaç tane örnek göstereyim,

-Daha önce hiç 3 numara pozisyonunda oynadın mı? Bence 3 numara oynamalısın.

-Bunlara 'oyun' deniyor.
+Bi dakika, kaçırdım. Kafam karıştı.
-Hangi noktalara gitmemiz gerektiğini anlatıyor; boş adamı nasıl buluruz, kim şut atacak... Bunun gibi şeyler.
+Ben "taş, kağıt, makas"ı tercih ederdim.

-Taş, kağıt, makas. Tüm bildiğim bu.

Şutörler doğru pozisyonda beklemiyorlar, boş adamı bulmak için paslaşmıyorlar, savunmalar yerleşince boyalı alanda etkili olamıyorlar, pick&roll oynayamıyorlar... Vinny del Negro'nun birkaç gün içinde kovulacağı konuşuluyor.  Üstelik del Negro'nun soyunma odasında kontrolü kaybettiği, oyuncuların başka bir koçla çalışmak istedikleri ortaya çıktı. Play-off'lara yalnızca bir ay kaldı ama koç değişikliği yapmaya mecburlar. Takım yönetiminin sezon sonuna dek del Negro'yla devam etmek istediğini söyleyenler de var ama olacak iş değil.  Oyuncular bezmiş durumda. Şu anki durumlarına bakarsak bir ay sonraki play-off performanslarını tahmin etmek çok kolay.

Play-off'lara büyük ihtimalle kalacaklar. Fakat birinci turu geçseler (%5 ihtimal veriyorum.) bile ikinci turda kayaya toslayacaklar. Play-off'ta işler kızışacak ve açık alan bulamayacaklar. Karşılacakları rakiplerin pota altı güçlü olacağı için henüz ayak fundamental'ı gelişmemiş olan Blake Griffin çok etkili olamayacak. Zaten sete set hücumda Lakers, Spurs gibi usta takımlara karşı şansları olmaz. Memphis gibi topu çok iyi paylaşan bir takımı bile durduramazlar. Oklahoma'nın kadrosu çok güçlü ve her pozisyonda çok derin... Takımınızda Chris Paul varsa süpürülmeniz pek mümkün değil. En az bir maç mucize yaratacaktır ama o kadar.

Takımların sürekli koç ve sistem değiştirmesi her zaman kötü sonuçlar verir ama Griffin'in gelişimi ve CP3'nin akıl sağlığı söz konusu. Birkaç gün sonra gazetelerde del Negro'nun Hawai'de güneşlenip kokteylini yudumladığını okuyacağız. Bir mum yakıp NBA koçluk kariyerin için yas tutuyorum Vinny.

*

[1] Nette rastladığım bir örnek,
Kirk Hinrich: Az önce bir tavşan resmi çizdin. Ne yapıyorsun amk!

[2]Clippers'ın sahibi (Sterling) zaten acayip vukuatlarıyla ünlü bir adam. Bir keresinde takımın nasıl gittiğini soran gazetecilere "bizim kara çocuklar hopluyor zıplıyor" demiş, ırkçı olduğu iddia edilmişti. Aslında ırkçı değil, sadece aklı gidip geliyor. Clippers camiasında aklı tam kapasiteyle çalışan insan sayısı az zaten. NBA'de sezonu kötü geçiren takımlar, sonraki senelerde önemli draft hakları kazandıkları için her takım 10 sene içinde başarıyı yakalar. Peki Clippers play-off'larda en son ne zaman ikinci tura yükselebilmiş? 1976. Peki NBA tarihinde konferans finallerine çıkamayan 40 küsür sene önce kurulmuş kaç takım var? Bir. Clippers. Şapka çıkartıyorum, Kelimeler kifayetsiz.

[3]Takas dedikodularına en çok sevinen Kobe olmuştur. Kendisinden daha genç yıldızlar arasında kafayı galibiyetle bozmuş olan ilk isim sorulduğunda Chris Paul cevabını vermiş, Derrick Rose'un da o yolda ilerlediğini söylemişti.

[4]Bu olay Lakers cepehesinde küçük bir deprem yarattı. Lamar Odom gönderilmek üzere olduğunu duyunca takasını istedi ve Dallasa gitti.

No comments: