Tuesday, March 20, 2012

Chris Mullin'in Forması Emekliye Ayrıldı

Chris Mullin lige girdiği ilk senelerde potansiyelini gösteremedi. Kolej yıllarında alkol kullanmaya başlamış ve profesyonel kariyerine başlayınca alışkanlıklarından vazgeçememişti. Kötü oynamıyordu ama all-star seviyesine yükselmek için kendini yenilemek zorundaydı. Tam bu sıralarda "Çılgın Profesör" Don Nelson, Golden State'in başına geçti. Nelson dalgalı kur gibidir. Kimsenin değer vermediği kimya formülleriyle mücizeler yaratır, birkaç sene sonra çılgın deneyleri sonucu tüm laboratuvar patlar. "Bu defa nasıl bir manyaklık yapacak" diye bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktı. Sahaya beş kısayla (3 guard ve 2 forvet[1]) çıkmayı tercih etti. Sürekli koşan, rakip sahada oyalanmayıp hemen şut atan takım %50 galibiyet seviyesinin üstüne çıktı. Hatta konferans yarı finaline dek yürüdüler.

Modern basketbol 4 kısa+1 uzun tertibiyle oynanıyor. Run&gun benzeri sistemler deneyen takımlar ortalama 14 saniyede şut atıyorlar. 2012'den bakınca Don Nelson'ın yaptıkları çok da manyakça değil ama 80'lerde NBA'i düşünün. Pek çok takımda yalnızca ribaunt alabilen, 2 metreden şut atamayan 4 numaralar var. Mesela 1980'lerdeki genel menajerler Mehmet Okur'u görse uzaylı görmüş gibi kaçarak uzaklaşır. Korkudan tuğla sıçar. Nelson her zaman aykırı bir koç oldu. Hido gibi oyun kurabilen 3 numaraları kullana kullana tüm lige kabul ettirdi. Defalarca şapkadan tavşan çıkardı. Bir o kadar da saçmaladı, tüm takımı mahvetti. Çılgın Profesör bugün NBA Tarihi'nin en çok maç kazanan koçu. Tabii en çok maç kaybeden koçlar listesinde de üst sıralarda.

Don Nelson parkede tüm basketbol otoritelerinin kafasını karıştırırken oyuncularıyla da enteresan ilişikiler kurdu hep. Meselâ Chris Mullin. NBA'e ilk girdiği senelerde alkol problemi yaşadığını söylemiştim. Nelson, Mullin'i karşısına aldı, rehabilitasyona gitmesi gerektiğini anlattı. İkna olan Mullin iki ay boyunca rehabilitasyona gitti, saçlarını kestirerek ruhani değişimi sembolize etmişti muhtemelen. Kendini tekrar basketbola adayınca tüm kariyeri değişecekti. 5 sene boyunca 25+ sayı, 5+ ribaunt ve 4+ asist ile oynadı. Sürekli all-star onuruna ulaştı. NBA en iyi 5'ine ve NBA en iyi ikinci 5'ine seçildi. Lige girdiğinde %18 ile 3'lük atan Mullin, bu alandaki istatistiğini %45'e dek yükseltince ligin zirvesine yerleşti.[2]
John Havlicek'e ithafen 17 forma numarasıyla oynuyordu ama daha taze bir örnek vereceksek Larry Bird'e benzetilebilir. İstatistik kâğıdının pek çok alanına katkı yapıyordu. Olağanüstü şutları ve paslarıyla rakip defansı allak bullak ediyor, tüm takımı 3 numara pozisyonundan yönetebiliyor, takım arkadaşlarını en iyi pozisyonda topla buluşturuyordu. NBA Tarihi'nin en büyük solak oyuncularından biriydi[3] Mullin. Zaten 92 Dream Team'e seçildiği için döneminin en iyi oyuncularından biri olduğunu biliyoruz.

Yaşlandıkça rolü küçüldü ama kariyerinin sonunda Indiana Pacers'la son kez playoff heyecanı yaşadı. Reggie Miller önderliğindeki Pacers, konferans finallerinin 7. maçında Bulls'a boyun eğecek[4], 2000 Finalleri'ndeyse Lakers'a mağlup olunca Mullin son bir sezon  daha evinde, Warriors'ta oynayıp kariyerini noktalayacaktı.

Mullin basketbolu bırakmadı. Efsane statüsüne yükseldiği Golden State'in genel menajerliğine getirildi. Birkaç önemli ismi takıma kazandırmıştı ama yaptığı bazı anlaşmalar için eleştirilmişti: Ölü Chris Webber, serbest atış makinesi Corey Maggette, Jamal Crawford'un yüklü kontratı... Tekrar koçluğa getirdiği Don Nelson önce takımı konferans yarı finaline çıkardı. Golden State Don Nelson ve Chris Mullin'le zirveye çıkabilir miydi? San Francisco/Oakland halkının elleriyle büyüttüğü, solarken dirilttiği umutlar affedersiniz kıçlarında patladı. Yalnızca bir sene sonra takım 25 galibiyet seviyesine indi. Ligin dibine demir attı. Don Nelson bir kez daha laboratuvarı havaya uçurmuştu.

Takımı sil baştan kurmaya karar verdiler. Oyuncular, koç, hatta takım formaları... Chris Mullin de bu değişimden payını aldı ve Golden State efsanesinin kontratı yenilenmedi.
Golden State hâlâ savunma yapmayan, yalnızca skor üreten bir takım olduğu için geçtiğimiz günlerde kadroyu yine değiştirmeye karar verdiler. Ellerindeki en önemli skoreri, Monta Ellis'i takasta kullandılar. Hele şükür Stephen Curry ve Monta Ellis'in hücumu sürüklemelerine rağmen savunmada handikap yarattıklarını ve birlikte oynayamacaklarını anlamışlardı. Daha doğrusu geçen yaz takımı satın alan Joe Lacob önderliğindeki şirket anladı. Sezon başında playoff'a kalacaklarını iddia etmişlerdi ama zararın neresinden dönsen kârdır (15 senedir savunma yapmıyorlardı, belki önümüzdeki sezon daha dirençli bir takım seyredebiliriz.). Tam da bu 'kötü' günlerde Hall of Famer Chris Mullin'in forması Oracle Arena'nın tavanına çekildi. 17 numaranın emekliye ayrılacağı tören için bütün taraftarlar, pek çok eski Warrior salona akın etmişti. Fakat hiçkimsenin beklemediği bir şey oldu: Hem son takaslar, hem de takımın kötü gidişinden dolayı kafayı sıyırmış taraftarlar takım sahibini yuhaladı. Dakikalarca! Öyle ki Lacob konuşacak vakit bulamayınca Chris Mullin bizzat araya girmek zorunda kaldı
"Golden State taraftarı Dünya'nın en büyük taraftarıdır. Bunlara gerek yok." Nafile. Salonu dolduran binlerce insan, Mullin mikrofonu bıraktığı anda tekrardan bağırmaya başlıyorlardı: "Yuh!" O sırada Golden State tarihinin en büyük efsanesi Rick Barry (aynı zamanda lig tarihinde Nihat Doğan'a en çok benzeyen oyuncudur muhtemelen[7]) mikrofonu ele aldı: "Kalitesiz davranıyorsunuz! Sabredin, para başganda, bizi diskoya götürecek. Kaliteli olun." Kimse sakinleşmeyince Lacob Mullin'i ve yaptıklarını hızlı hızlı anons edip çekilmek zorunda kaldı.
Golden State taraftarı ligin azılı gruplarındandır.[5] Philly tribünleri kadar olmasa da ateşli olduklarını söyleyebiliriz. Taraftar, sezonu kapatmış müzmin sakat Andrew Bogut yerine başka bir oyuncu bekliyordu muhtemelen. Belki de Ellis'in değil,[6] kronik bilek sakatlıklarıyla uğraşan Curry'nin gönderilmesini bekliyorlardı. Takım yönetimi, takaslarla birlikte bu sezon için hiçbir hedefleri kalmadığını, draft için iyi bir yer kovaladıklarını ilân etmiş oldu. Sezon başında koç Mark Jackson'ın açıklaması hâlâ kulaklarımda: "Playoff garanti." Taraftar loser olmaktan bıkmış; şirazesi kaymış, cd'yi çizmiş. Ama protestonun yeri ve zamanı daha yanlış olamazdı herhâlde. Chris Mullin'in en özel gününü mahvettiler. Hem taraftar, hem takım sahibi, hem de Rick Barry kedi şovunu yapıp Mullin'i gölgeledi. Şampiyonluklar kazanmayı saymazsak bir basketbolcu için düşünülebilecek en anlamlı hatıra, kendi formasının yıllarca ter akıttığı salonda ebediyete nakledilmesidir. Mullin belki de ölmeden hemen önce bugünü hatırlayacak. Çok yazık oldu.
Üstelik ben Golden State'in seneler sonra bir yola girdiğini düşünüyorum. Bogut aşısı tutmayabilir ama en azından bir karar verebildiler. 15 sene sonra. Nihayet.


**

[1]Mitch Richmond, Tim Hardaway, Sarunas Marciulionis, Chris Mullin, Rod Higgins. 5 numara oynayan Rod Higgins'i Kareem ile kıyaslayalım; Higgins: 2 m, Kareem: 2.20 m

[2]%40+ elit 3'lükçü kategorisidir. %45 ve üstü için kısaca oha diyoruz.

[3]Saydım, altıncı çıktı. Sırasıyla Bill Russell, Willis Reed, David Robinson, Dave Cowens, Tiny Archibald, Chris Mullin

[4]"‘98 Playoffları için favori ânım Doğu Konferans Finalleri’nin yedinci maçıdır. Genç Pacers, Bulls’u sallıyor. Galibiyete ulaşacaklarını hissediyorlar. Fakat Pippen kritik bir top kaybını engellemek için canla başla çalışıyor, Jordan dizleri izin vermediği için şutları girmeyince sürekli potaya drive edip serbest atış çizgisine gidiyor. Jordan ve Pippen maçın bitimine saniyeler kala sahanın ortasında hafifçe eğilmiş, tükenmiş, kutlama yapacak enerjileri kalmamış bir hâlde ellerini dizlerine koymuş soluklanıyorlardı. O maçta MJ ve Pippen 43’te 15 attılar, Chicago %38’le atarken Indiana ise %48’le şut sokuyordu. Fakat Bulls irade ve tecrübesiyle kazandı."

[5]Ateşli dediysem de Yunanistan, Türkiye gibi ülkelerdeki tribün zenginliğiyle kıyaslamak mümkün değil tabii. Devre arasına dek kimsenin gelmediği Miami maçlarını, "De-fans" diye bağırmaya üşenen NBA tribünlerini düşünün. Knicks (başarı gelince çılgınca desteklerler, mağlubiyetlerde akıllarına gelen herkesi topa tutarlar), Celts (playoff'ta atmosfer bambaşka olur), Philly (bence NBA'in en ateşli taraftarı) gibi eski doğu takımları ve Oklahoma (takım yeni olduğu için çok heyecanlılar), Sacramento, Lakers (sadece arka sıralarda oturan latin kökenli fanlar) Golden State gibi bazı batı takımları çok şanslılar.

[6]Andrew Bogut bir daha asla %100'e çıkamayacağını düşünüyor.

[7]Ruhen Nihat Doğan'a benzettiğim adam, NBA Tarihi'nin en büyük beyaz oyuncularından biri. Kimse sevmediği için pek bahsedilmez ama saydım, dördüncü çıktı. İlk 10 şöyle: Larry Bird, Jerry West, Dirk Nowitzki, Rick Barry, Jason Kidd, John Stockton, George Mikan, Bob Cousy, Pistol Pete, Nash. Onbirinci isim de Chris Mullin.

No comments: