Sunday, March 25, 2012

Pistol Pete'in Saçları

Pistol Pete'i anlatacak değilim. NBA'in N'sinden.[1] haberdar olan herkes Maravich'in mükemmel hayalgücünü ve sihirli ellerini hayranlıkla izlemiştir. Gelmiş geçmiş en büyük oyunculardan biri mi? İlk 50'ye zar zor girer.[2] Fakat oyuna kattıklarını düşünelim. Mesela Dr. J atletizmiyle basketbolun çehresini değiştirmiştir[3]. NBA'i çok sevilen bir organizasyona dönüştüren Magic vs Bird rekabeti[4] ise insanlığı şut atıp süper pas verebilen forvetler ve pas yeteneği aşmış uzun oyun kurucularla tanıştırmıştır. Pistol'ın da basketbolu renklendirdiğini söyleyebiliriz; ters yöne bakarken verilen paslar, bacak arasından ya da sırtın arkasından yapılan asistler, fantastik turnikeler... Ofansif yaratıcılığını anlatmak mümkün değil, görmek lâzım. 25 sene önce öldü ama eğlenceli karakteri ve basketbol üslubuyla hala NBA severlerin ilgisini çekiyor. Tabii basketbol oynadığı senelerde de aynı ilgiye mazhar oluyor, parke dışında bile çok seviliyordu.

Geçenlerde, rol aldığı mük-kem-mel bir saç spreyi reklamına rastladım. Pete Maravich NBA'deki en süper saçlara sahipmiş. Kullandığı sprey saçları düzleştirmez ama canlı tutarmış. Kampanya bu tema üstüne kurulu. Bir de Pistol ve basket topu arasındaki enteresan ilişki ön plana çıkarılıyor tabii ki. Çok keyifli. İzleyin, izlettirin
 
Son reklamdaki şarkı dilime dolandı günlerdir mırıldanıyorum, sözlerini yazayım, biraz da size dert olsun:

dry control by vitalis
you can't see it but you know it's there
(you're using)
dry control by vitalis
natural hair


***

[1]"NBA'in N'si" ne iğrenç tamlamaymış. Yazarken fark ettim. Bundan sonra asla kullanmayacağıma and içiyorum 

[2]Çok uğraştım ama ilk 50'ye sokamadım. Neden mi? Hiç şampiyon olamadı (Tabii takımları çok güçlü değildi. Başarısızlık için yalnızca Pistol'ı suçlayamayız. Fakat sadece kariyerinin son senesinde playoff ilk turunu geçebildi!). Asla MVP ödülünü kazanmadı (1976-1977'de 31-5-5 istatistikleriyle oynadı ama ödül Kareem'e gitti.) Yalnızca 2 kere NBA ilk 5'ine seçildi... 90'larda Pistol klipleri izleyip paslarını taklit etmeye çalışırdım (sonuç: epic fail). Özel olarak sevip saydığım bir basketbolcuyu ilk 50'ye alamadım maalesef. Hatta şimdi fark ettim, çok sevdiğim oyuncuların hiçbiri "en büyük" (GOAT) tartışmalarında yer almıyor zaten. Ben NBA'i Hakeem'le sevdim. Aldığım ilk formanın üstünde 34 yazıyor. İstese muhtemelen veririm ama ilk 10'a alamıyorum. Önünde 5 uzun var hatta: Russell, Kareem, Wilt, Duncan, Shaq. Mesela gelmiş geçmiş en sevdiğim oyun kurucu John Stockton. İlk 20'de bile değil. Mazlumun yanında duran bir karanlıklar prensi miyim, yoksa ezik herifin teki miyim, anlamadım gitti. 

[3]Erving yeni bir oyuncu tipi icat etti. David Thompson, Clyde Drexler, Michael Jordan, Kobe  Bryant, Dwayne Wade... Bu oyuncuların hepsi Dr J'in açtığı yoldan gittiler. Hepsi Dr J'in icad ettiği oyuncu tipini kopyalayıp atletik yeteneklerini bu role kanalize ettiler. Ve hepsi Dr. J'den daha iyi bir şutöre dönüştü. :( Üzülme Doktor, sen gönüllerin şampiyonusun.

[4]NBA 60'lara dek beyazların oyunuydu. Takımlarda en fazla 2 siyah oyuncuya yer veriliyordu. Russell, Wilt, Big O... Olağanüstü afro-amerikalı basketbolculara direnemediler ve 60'ların ikinci yarısında lige siyah oyuncular akın etti. 70'lerde Amerikalılar'ın NBA'e gösterdikleri ilgi iyice yok oldu. Artık hiç kimse "esrar içen bir grup zenci" seyretmek istemiyordu. Magic vs Bird bu makus talihi tersine çevirecekti. Biri beyaz, biri siyah; biri Celtic, diğeri Laker; hem reyting rekorları kıran kolej ligi finalinde karşılaştılar, hem de aynı izleyici kitlesini NBA Finali'ne taşıdılar. Lig bir daha arkasına dönüp geriye bakmadı. ve bugünkü milyarlarca dolarlık organizasyona dönüştü.

No comments: