Thursday, June 28, 2012

Tatil

Blog'daki yazarların hepsi (ben) tatile çıkma kararı almış. İradelerine boyun eğmekten başka çarem yok. İnsanoğluna, hatta tüm memelilere WNBA'siz günler dilerim efenim. *Atlas has left the building.

Not: 3 senedir şuraya gitmeye niyetleniyor ve her seferinde kendimi Ege kıyılarında pineklerken buluyorum. Aranızda beni gaza getirebilecek ruh hastaları varsa hemen tanışalım. Mağaraya atlamasak bile Kayıp Aztek Hazineleri'ni fln buluruz.

Monday, June 25, 2012

I'm not a Role Model

                                  
Ben örnek insan değilim. Örnek insan olmak için değil, parkelerin altını üstüne getirmek için para alıyorum zaten. Ebeveynler örnek insanlar olmalı. Smaç basabiliyor olmam... çocuklarınızı yetiştirmem gerektiği anlamına gelmez.

Sunday, June 24, 2012

Finaller Hakkında Son Notlar

Heat
2012 Heat, tamı tamına 3 seride geri düşmesine rağmen şampiyonluğa ulaşabilmiş tek takım[1] oldu. İrili ufaklı sakatlıklarla da uğraştıklarını hatırlayınca, mental problemleri hakkında yapılan milyonlarca eleştiriye cevap verdiklerini söylemek çok saçma olmaz sanırım. Yalnızca 1 şampiyonluk kazandıkları için hâlâ Heat ve LeBron'un rüştünü ispatlayamadığını düşünmekte serbestiz. Tabii Zach Lowe'a kulak vermek de mümkün: "Kanıtları on yıllara yayılan bir gerçekle karşı karşıyayız: Tek bir NBA şampiyonluğu kazanmak bile ölesiye zor. Üstelik şans, sağlık, matchup ve yeteneğin mükemmel bir kombinasyonu gerekli." Mesela Mavericks. 10 sene boyunca Nowitzki'yle, yani gelmiş geçmiş en büyük 25-30 oyuncudan biriyle oynamalarına rağmen geçen seneye dek yüzük kazanamamışlardı. Keza Garnett. Kariyeri boyunca kaç kere kupayı kaldıraibldi: bir. Üstelik gelmiş geçmiş en iyi 3'lükçü ve döneminin en büyük clutch oyuncularından biriyle ittifak kurana dek Finaller'e bile yükselememişti Garnett. Yalnızca bir kere bu onura ulaşabilmiş efsanevî oyuncuları say say bitmez: Mr. Clutch, Big O, Moses... LeBron[2].

Eddy Curry
İşte yukarıda saydığım tek yüzük kazanabilmiş efsanelerden biri daha.

Kısa 5
En etkili line-up'larını özgürce kullandılar; Bosh 5, LeBron ise 4 numara oynadı. Playoff'larda rakibe göre strateji kurmanın ne demek olduğunu bir kez daha görmüş olduk (Heat cephesi de yeni gördü zaten.). OKC pota altında skor üretebilen bir oyuncuya sahip olmadığı için mismatch'leri değerlendiremedi (Perkins'in bir klozet kapağı kadar post oynayabildiğini söylemiş miydim?). Konferans Finalleri'nde Rondo'nun Garnett'e verdiği pasları Heat cephesinin engelleyemediği malum (Evet, Haslem'ın Garnett ile Rondo arasına girip, gökkuşağı paslarda etkisiz hâle geldiği 186 milyon pozisyondan bahsediyorum.). İlk turda elenen Grizzlies'le karşılaşsalar, kısa 5'i çok daha kısa süreler kullanabileceklerdi belki de.

OKC hücumda avantajlarını değerlendiremediği gibi savunmada da eşleşemedi üstelik. Mesela LeBron, özellikle Thudner kısa 5'ini ezip geçti. 2011 Finalleri'nde boyalı alandan yalnızca 8,5 sayı bulmuştu; bu seneyse 17,5 ortalamaya ulaştı. Pota altında cirit atıyor, sürekli faul alıyordu (2011 Finalleri'nde maç başı 4 faul alabilmiş, Thunder'a karşı 7,2). Post oyununu geliştirmiş bir LeBron[3] yaratığını nötralize edecek yegane kriptonit belli: onu orta mesafe şutlara zorlamak. Oysa hem Durant, hem de Sefolosha fiziken karşısında duramadıkları için zort bazında zırtladılar. Geçen sene Mavs'in bol bol alan savunması kullandığı malum. OKC için de güzel bir çözüm olabilirdi ama alan savunması yapabilmek pek kolay iş değil, hele ki NBA'de.

Thunder
Hazır Durant'ten bahsetmişken hücumda topu almakta bile zorlandığını hatırlatmak gerek. Eğer önümüzdeki 5-6 senede LeBron'la eşleşebilmek istiyorsa fiziken kuvvetlenmesi lâzım. Asla Hulk, LeBron ya da Jabba kıvamına gelmeyeceğini biliyoruz ama fizikî tekamülünü tamamlamadığı aşikar.

Thunder'ın keyfi yerinde; ipiyle kuşağı, sikiyle taşağı denk. Normal sezonda 100 pozisyon başına en fazla sayı üreten ikinci takım olmuşlardı (Spurs 1 numara), playoff'larda ise zirveye oturdular. Tabii yakın gelecekte Ibaka ve Harden ile sözleşme imzalamak zorundalar ve her iki oyuncunun da ciddi kontratları hak ettiği malum. Fakat Harden'a parayla alakalı sorular yöneltildiğinde şöyle cevap verdi: "Burada özel bir şey var. Bir hanedan inşa ediliyor. Para ve şöhret daha önemsiz şeyler." Scott Brooks'la devam etmeyebilirler ama tıpkı Pat Riley'nin maç sonunda söylediği gibi, Thunder ve Heat'in tekrar karşılaşması kaçınılmaz.

D-Wade (The Boss)
"Bu takım LeBron'un takımı. Bizler onun liderliğinde ilerliyoruz." Wade bu cümleleri sezon boyunca takım toplantılarında, playoff'lardaysa kameralar karşısında sürekli tekrarladı. Yakasını bırakmayan sağlık sorunları[4], ilerleyen yaşı, ailevî anlaşmazlıklar... Her ne sebeple olursa olsun kendi rolünü küçültmeyi ve takımın başarısı için geri planda kalmayı kabul etti. Hatta LeBron'u bizzat yüreklendirdi. Bir süper yıldız için kariyeri boyunca karşılaşabileceği en zor karar olsa gerek. Belki de bu nedenle karakterinde garip (korkunç) değişiklikler meydana geldi; oyunculara sataşmak, röportajlarda rakiplere lâf atmak...

Hem 2006'da kazandığı yüzük, hem de "iyi çocuk" imajı sebebiyle asla gazetecilerin günah keçisi ilan etmediği D-Wade kredisini tüketmişe benziyordu artık. Pacers serisinde yalnızca 5 sayı attığı maçtan sonra belki de hayatında ilk kez medyanın ölümcül eleştirileriyle karşılaşacaktı. Şimdi gözünüzün önünde bir sahne canlandırın; Wade babalar gününde gazetecilerle sohbet ediyor, baba olmanın hayatta tattığı en büyük zevk olduğundan bahsediyor. Aynı saatlerde eski eşiyse velayet hakkı olmadığı hâlde çocukları alıkoymakla meşgul.
İnsanlar ne derse desin psikolojik olarak içinde bulunduğu hassas durumu takımın lehine çevirdi Wade; "Bi Lebron şut atsın, bi Wade şut atsın, 1 LeBron, 1 Wa..." saçmalığının hücumlarda kangrene dönüştüğünü, takımı iliklerine dek sömürdüğünü fark etti (şampiyonluk yolundaki en önemli viraj muhtemelen) ve parkede kaybettiği lider ünvanını soyunma odasında gururla taşıdı. Simmons'ın geçen günkü yazısından bir kuple çevireyim: Eğer ligdeki oyuncuları gururlarına göre sıralayacak olursak Kobe ve Wade ilk 2 sırayı paylaşırlar. Üçüncü oyuncuyla (Chris Paul?) aralarında ciddi bir basamak olur ve Vince Carter'a gelene dek 400 isim daha sayarsınız. NBA lokavt görüşmelerine katılan bir arkadaşım anlatmıştı: "Wade masanın başına geçmiş, LeBron ise küçük ve uysal bir çocukmuşçasına arkasında oturmuştu." Tipik Dwyane.

Şampiyon olduktan sonra basketbol kariyerinin en mutlu gününü yaşadığından bahsedecekti. Gezegende Wade&LeBron ilişkisini düzeltebilecek yegane insan olduğunu anlayıp büyük bir fedakârlıkta bulundu. Şu sıralar ikinci şampiyonluğunun tadını çıkarıyor[5].

Cavs
Seni unutmadım Cleveland. Sen de LeBron'u unutmadın çünkü. Şahane bir videoya rastladım; Ohio'daki WEWS-tv'nin hava durumu sunucusu Heat ve Thunder kelimelerinden bahsetmeksizin işini yapmaya çalışıyor:
_____________________
[1]Hatta maç sonrası NBA TV'de bu konu açıldı. Videosu burada. 4. dakikadan itibaren şöyle bir muhabbet geçiyor:
Charles Barkley: İki hafta önce insanlar sizin Indiana'ya kaybedeceğinizi düşünüyordu. Celtics'e karşı 5. maçı kaybettiğinizde iyice şaşırmışlardı. Son 2 haftada olayların tersine dönmüş olması inanılmaz.
Wade: New York'u unutma, New York'a karşı da kaybedebileceğimizi söylemişlerdi.
LeBron: O serinin zor geçeceğini söylemişlerdi
Barkley: Basketboldan anlayan hiçkimse böyle bir şey söylemedi.

[2]LeBron iki kere triple-double yaptı. Finaller tarihinde en az 2 kere triple double yapan 7. isim olmuş: Bob Cousy, Russell, Wilt, Walt Frazier, Magic, Bird. LeBron'un defalarca baskı altında ezildiğini düşününce seriyi bitirme maçında triple-double yapması daha ön plana çıkıyor. Bugüne dek 5 isim böyle bir başarıya imza atmış: Duncan, Worthy, Magic, Bird, LeBron.

[3]Karşı karşıya olduğumuz vakanın bir başka korkunç boyutu: LeBron ligdeki en iyi 4-5 pasör arasında ve post'ta topu aldığında tüm sahaya hakim oluyor. Zaten Fainller Tarihi'nde hem sayı, hem ribaunt, hem de asist departmanlarında takımının liderliğini üstlenen üçüncü isim oldu. Diğer ikisi mi? Duncan ve Magic.

[4]D-Wade'in ameliyat olup olmayacağı 1 hafta içinde netleşecek. Eğer operasyon kararı alınırsa Olimpiyatlar'ı kaçıracağı kesin. D-Rose ve Dwight Howard'ın ardından ABD için 3. büyük kayıp.

[5]Tadını çıkarmak demişken, Geçen sene Mavs şampiyon olduğunda LIV isimli meşhur kulüpte kutlama yapmış ve gelen 140.000lık hesabı Mark Cuban ödemişti. Bu defa Heat aynı kulüpte 200.000$ bırakmış. Hayırlı işler abi, saygılar.

Saturday, June 23, 2012

Final Serisi - 3'lükler

Zaten seri boyunca Battier'nin akıllara zarar 3'lük yüzdesine (%58) şahit olmuştuk (sezon ortalaması: %33). Üstelik normal sezonda her iki takım da %36'yla oynamasına rağmen Finaller'de Heat %43'e zıplayacak, OKC ise dökülecekti: %30,5. Pruiti ve Clark'ın yazılarından çalıp çırparak Heat'in 3'lük bulurken kullandığı birkaç hücumdan bahsetmiştim zaten. Bugün küçük bir istatistik yağmuru ile konuyu özetleyeceğim.

Mike Miller serinin son maçında tam yedi 3'lük attı. Hobarey! Bugüne dek yalnızca 3 isim aynı başarıya imza atmış:
Scottie Pippen, 1997'de Jazz'e karşı
Ray Allen, 2008'de Lakers'a karşı. Zaten finaller tarihinde bir maçta en fazla 3'lük atma rekorunu elinde bulunduran isim de Ray Allen; 2010'da Lakers'a 8 tane 3'lük göndermişti.

Yalnızca Mike Miller'ı ön plana çıkarıyorum ama Heat takım hâlinde 3'lük çizgisinin gerisinden süpernova kıvamında bir performans sergiledi: 26'da 14. Bugüne dek Finaller'de ondört 3'lük atabilmiş yalnızca iki takım var: Magic ve Rockets; birbirleriyle karşılaştıkları 1995 Finalleri'nde tarihe geçmişlerdi[1].
________________________
[1]Yok lan, 1995 Finalleri'nde tarihe geçen tek isim var: Hakeem Olajuwon. 1994'e dönüp baktığımızda Olajuwon'un 3 büyük rakibi olduğunu görüyoruz: Patrick Ewing, David Robinson vs Shaq. Önce 1994 Finalleri'ne gidelim: Hakeem 27 sayı, 9 ribaunt, 3.5 asist, 1.5 top çalma ve 4 blokla oynuyor. Ezelî rakibi Ewing ise 19 sayı ortalama tutturacak. Henüz bilmiyorduk ama o hafta Patrick Ewing'in tarihteki yeri Hakeem tarafından tayin edilmişti; bir daha asla yüzüğe bu kadar yaklaşamayacak, en büyükler arasında gösterilme fırsatını yakalayamayacak ve en önemli rakibini yavaşlatamadığı (durdurmaktan bahsetmiyorum) için gölgeler arasında yaşamaya mahkum olacaktı (bkz Jordan vs Barkley). Şimdi 1995 Batı Konferans Finalleri'ne uzanalım: Hakeem, bu defa normal sezonun MVP'si olan Robinson'la karşılaşıyor; rakibinin 24.5 sayılık ortlamasına 35.5 sayıyla karşılık verecek. Yine sayılarla ifade edilemeyecek bir performansla karşı karşıyayız. O gün televizyon izleyenler Robinson'ın boynuna tasma geçirildiğine, savunmada baby-doll yapılıp, hücumda belinin kütürdetildiğine şahit olmuşlardı. Allah aşkına, Tengri aşkına, Flying Spaghetti Monster aşkına şu videoyu izleyin, titreyip kendinize gelin.
                                           
Üstelik Hakeem'in işi henüz bitmemiş, Finaller'deki rakibi için beklemeye geçmişti: Shaq. Zaten Rockets'ın Magic'i süpürdüğünü biliyoruz. En iyisi Shaq'e kulak verelim: "Hayatım boyunca ilk kez basketbol sahasında kendimden utanmıştım. Kariyerim boyunca hiçbir oyuncu beni böylesine kötü bir duruma düşürmedi hatta." Seri boyunca 33 sayı, 12 ribaunt, 6 asist, 2 top çalma ve 2 blokla oynamıştı. Yalnızca iki sene içinde Hakeem bütün büyük rakiplerini acımasızca denize dökerek tarihin gördüğü en büyük pivotlardan birine dönüştü. Kıssadan hisse: be clever!

Friday, June 22, 2012

LeBron Meme Arşivi - 2

Finaller'de tamamen tarafsız takıldım. Fakat sevdiğim oyunculardan biri olmamasına rağmen LeBron'un şampiyonluğa ulaşması garip bir şekilde memnun etti beni. Basketbolcular şampiyon olmadan evvel büyük acılar çekmişlerse yüzüğün değerini daha iyi kavrıyorlar. LeBron'un da kendi payına düşen acı ve nefreti fazlasıyla yaşadığı malum. Zaten bu sene yüz ifadesi ve ruh hâlinin ne kadar değiştiğini görmemek mümkün değil.

Heat şampiyonluğa ulaşınca internet cemaati için bir devir kapanmış oldu. En azından LeBron yüzük kazanamadığı için milyonlarca meme yapılmayacak artık[1]. Yalan söylemeyeyim, hepsine ayrı ayrı gülmüşlüğüm var. Hatta vaktinde epik bir amme hizmeti yapıp LeBron meme'lerini arşivlemiştim. Şu yüzük geyikleri tarihin derinliklerine gömülmeden önce son fırsatı kullanıp elimdeki diğer meme'leri postluyorum.




"U Mad LeBron?" Sevgiler, Satürn

Nisan 1!

-LeBron, 1$'a sana bir yüzük satarım
+Bill, bende yalnızca 3 çeyrek var

2011 Finalleri, LeBron

Dans etmek varken, neden 4. çeyrekte oynayasın ki?

-İşte 4. çeyrek. Hadi oynayalım. Bi dakika, LeBron nerde?

Benim de şu formalardan bi tane bulmam lâzım... ki 4. çeyrekte saklanabileyim

LeBron'un son şutlarda kullandığı joystick


Hepimiz birer şahidiz. (Balığa çıkma versiyonu)

_____________________________
[1] Tabii bir devir kapandı diyorum ama New York Post'un bugünkü sayısı şöyle:

It's About Damn Time

Nike'ın son reklamı. Bir mücevher ustasının[1] yaptığı yüzükle beraber LeBron'un 9 senelik NBA macerasını hatırlıyoruz. Sahne LeBron'un lise günleriyle açılıyor, draft edildiği günden Sacramento'daki ilk maça uzanıyoruz. Daha sonra sırasıyla kariyerindeki dönüm noktaları gösterilmiş: Pistons karşısında takımının son 30 sayısının 29'unu attığı efsanevî maç, Spurs'e elendikleri final serisi[2], Hido'nun süper basketlerinin ardından son saniyede gönderdiği 3'lük, MVP ödülleri, Nowitzki... ve hele şükür 2012 Finalleri.
                
Mental olarak hâlâ ligin demir yumruklu çetin ceviz adamlarından biri değil ama kabul edelim, kıkırdayıp dans eden çocuğun nazaran olgunlaştığına şahit olduk. 9 sene boyunca hem tarihteki en all-around basketbolculardan, hem de en az bencil süper yıldızlardan birinin yaptığı yüzlerce hatayı görüp, hakkında binlerce makale, milyonlarca haber, milyarlarca espri, trilyonlarca cartcurt okuduk. Ve nihayet, tam 9 sene sonra, hayatımızda ilk kez LeBron için o tılsımlı kelimeyi söyleme şansına sahibiz artık: şampiyon.

Aslında hem son maç, hem de seri hakkında anlatılacak sürüyle hikâye var; Mike Miller'ın 3'lükleri, Wade (The Boss), Durant (Jesus), Juwan Howard (ehehe)... Boyalı alan sayıları, fauller ve eşleşmeleri saymadım bile. İş gereği abuk subuk bir çeviriyle uğraştığım için hepsini toparlayıp bir post yazamadım hâlâ. Ama sinir stres yapmayın, uğraşıyorum. Eye of the Tiger dinleyip kendimi motive ediyorum.
__________________________
[1]Şu yüzük ustasını Nike'a benzetebiliriz sanırım. Liseden gelen çocukla neredeyse 100 milyon dolarlık anlaşma imzaladıktan sonra senelerdir markanın bayrak adamı olarak LeBron'u göstermiş, tüm yatırımlarının merkezine onu oturtmuşlardı. Artık çekecekleri 892 milyon reklamla eşşeğin gül goncasına su kaçırabilirler.

[2]LeBron yalnızca %35'le 22 sayı ortalama tutturmuştu. Zaten tarihteki en siktir-i bok'tan final takımlarından biriydi 2007 Cavs. Finaller'de LeBron'dan sonraki en skorer 3 ismi sayıyorum: Drew Gooden (12.8), Daniel Gibson (10.8), Sasha Pavloviç (9.8). killyourself.jpg

Wednesday, June 20, 2012

4. Maçtan Notlar

"Westbrook asist yapmıyor, takımı yönetmiyor, oyun kurucu değil..." 2 senedir salak salak konuşuyordum, tâ ki birkaç ay öncesine dek. İnanılmaz hücum ettiği, çılgınca orta mesafe şut soktuğu bir maçın ardından sorunun Westbrook'ta değil, bende olduğu fark ettim. Russ hayallerimdeki pg değil ve olmayacak. Russell Westbrook, Russel Westbrook çünkü. Scott Brooks'un hücum sisteminde[1] saldırması, sürekli saldırması ve daha sonra yine saldırması lâzım. OKC'yi playoff takımı seviyesinden elit takım klasmanına çıkaran, sahip oldukları emsalsiz one-two punch[2]. Şu ana dek Finaller'de KD 80 şut kullanmış, Russ ise tamı tamına 100'e ulaşmış durumda. Garip, kabul ediyorum. Ayrıca Durant'in daha çok şut atması gerektiği de malum ama Westbrook'un şu anki sistemde en verimli olabileceği oyun tarzı belli: saldırmak.

Bu akşam patladı: 43 sayı. Tam 20 basket attı (Önceki kariyer rekoru: 17). Üstelik 7 ribaunt, 5 asist istatistiklerinin yanı sıra savunmada deli danalar gibi koşturduğunu da unutmayalım (Güzel bir tweet okudum: "Vücudunda ne varsa oyuna koydu. Bu arada vüdunun demir, barut ve tekiladan oluştuğunu söylemiş miydim?"). Konferans Finalleri'nin Miami'deki 2. maçında Rondo'nun osuruk uçuklatıcı performansıyla karşı karşıya kalmıştık. Final serisinin Miami'deki 2. maçındaysa Westbrook kafayı yedi. Maalesef her ikisi de Heat'in galibiyeti sebebiyle unutulacak. Hatta maç sonunda yaptığı hatayı konuşacağız yıllar sonra.
Kariyerinin en iyi maçında, rakibin hücum süresinin bitmek üzere olduğunu fark etmedi ve faul yaptı. Tabii mağlubiyeti Westbrook'un omuzlarına yüklemek için ya at gözlüğüyle ya da Wade'in gözlükleriyle hayata bakıyor olmak lâzım.

Miami cephesi. İlk 3 maçta 17 sayı atan Chalmers bu akşam tam 25 sayıya ulaştı. Müsaadenizle "yuh" diye bağırmak istiyorum. Üstelik son 1 dakikada 6 sayı attı. Müsaadenizle "oha" diye bağırmak istiyorum. Hatta D-Wade de müsaadenizle "Mario Motherfucking Chalmers" diye bağırmak istiyor. Zaten Wade maç sonunda medyaya şu açıklamayayı yapacaktı: "Rio takımdaki en iyi oyuncu olduğunu düşünüyor. Bu onun eşsiz yeteneği ve aynı zamanda laneti."

Şimdi Superman gibi Dünya'nın etrafında ters yöne dönüp zamanı biraz geriye sarıyorum: Maçın bitmesin 4 dakika var. LeBron kramp ağrılarına dayanamayıp kenarda oturuyor. Skor berabere. Geçen sene 4. maçta aynı uzay-zaman koordinatlarında dağıldıklarına şahit olmuştuk. Peki bu defa ne gördük? Öne çıkan Chalmers, birkaç ribaunt ve blok için kendini oradan oraya atan Wade (En kritik zamanda, Finaller'de ailevî sorunlarını[3] ve sakatlıklarını bir kenara bırakıp oyuna konsantre olmayı başardı herif.), özellikle savunmada kritik hamleler yapan Bosh. Heat ne olursa olsun kazanmaya odaklanmış gibi görünüyor. Yakın geçen, çılgın tempoların yakalandığı, amiyane tabirle parkenin ağladığı bu megasüperacayip seride 3-1 öne geçmeyi başardılar. Üstelik herkesin dilinden düşmeyen şu meşhur istatistiği de unutmayalım: Finaller'de 3-1'den geri gelebilen olmadı.

İstatistik çok korkunç. 3-1 geri düşen tam 30 takım var ve hiçbiri şampiyonluğa ulaşamamış. Fakat 1985'ten beri Finaller'in 2-3-2 olarak oynandığı malum. Son 27 senede ev sahibi avantjına sahip olduğu hâlde 3-1 geri düşen yalnızca 3 takım var. Evet, yalnızca 3 örnek var elimizde. Sanıyorum istatistik eskisi kadar korkunç görünmüyor artık (Hâlâ korkunç, biliyorum.). Ne diyeyim, eğer Thunder 5. maçı kazanırsa her şey alt üst olabilir; OKC'n in vahşi tribünleri, kendi sahasında her zamanki gibi oynayabilecek Harden, KD'den şahane son çeyrek performansları... Tabii önce çoooook uzun geçecek olan 5. maçı kazanmak zorundalar.  Tüm sezondaki en önemli maçın başlamasına yalnızca 40 saat kaldı.
__________________________
[1]twitter'da takip ettiğim yorumculardan biri şöyle demiş: OKC'nin hücumu temel prensipler üstüne kurulu (kibar davranmaya çalışıyorum.). Fakat oyuncular o kadar iyi ki, sayı yapmaya devam ediyorlar.

[2]Hücum anlamında şampiyonluğun favorisi hâline getiren de bench'ten gelen James Harden. Evet, bu akşam 10 şutta 8 sayı bulan, asistlerinin 2 katı top kaybı yapan adamdan bahsediyoruz.

[3]Ailevî sorunlar derken sıradan tartışmalardan değil, boşandığı eşinin birkaç gün önce çocukları kaçırmaya çalıştığı için gözaltına alınmasından bahsediyorum.

Tuesday, June 19, 2012

Globetrotters

Harlem Globetrotters'ın hikâyesini anlatmaya gerek var mı? 1920'lerde kurulan, tüm Dünya'da gösteriler yapan, basketbol sevgisini Çin'den Maçin'e dek taşımış bir takım. Globetrotters formasını giyenleri say say bitmez; Marques Haynes gibi efsanevî driplingciler, Wilt Chamberlain gibi mega yıldızlar, Bill Cosby gibi meşhur sanatçılar...

Harlem Globetrotters hakkında pek çok film ve televizyon şovu var ama 50'li, 60'lı yıllardaki maçları topluca izleyebileceğimiz bir çalışmaya rastlamış değilim (Yönetmenler! İçinizden biri acilen öne çıkmalı ve eski görüntüleri toplayıp bir belgesel yapmalı. Şu an.). Vıdı vıdı yapmaya gerek yok, internette gezinirken üj bej video buldum; siz de izleyin, siz de eğlenin. Unutmadan, ikinci videoda çalan şarkı Globetrotters'la özdeşleşmiş bir caz standartı: Sweet Georgia Brown ("lan Paul McCartney'in doğumgünü, bana Beatles ver" diyenler buradan buyursun)

                                
                                
                                

Monday, June 18, 2012

Finaller Hakkında 4 Not

Fauller
Muhtemelen gezegendeki en iyi 2 basketbolcu birbirlerini tutunca hepimizin ağzından su akıyor, zevk ve keyiften uçuyoruz. Durant fizikî dezavantajlarına rağmen LeBron'u savunma görevini istiyor, hırs ve dirayetiyle başarılı oluyor zart zurt... Bitti. Yeter.

Durant savunmada LeBron'la (3 insan kalınlığında, yarım tank ağırlığında bir yaratık.) boğuşunca hem çok yoruluyor, hem de faul yapmak zorunda kalıyor. Artık hücuma odaklanması lazım. Mesela Heat'in şut yüzdesi ikinci yarıda %35'in altına düştü, son çeyrekte tam 9 top kaybı yaptılar. Tüm bunlar olurken KD ya faul problemi sebebiyle kenarda oturuyor (Scott Brooks galiba takımı tamamen kısırlaştırmak için Westbrook'u da aynı dakikalarda kenara aldı.) ya da dili 5 karış dışarıda geziniyor. Olacak iş değil. "Aman efendim, çok ucuz fauller çaldılar" lâflarıyla geçiştirilemeyecek bir vakayla karşı karşıyayız.
KD ve faullerden devam. 6'da 4 ve 4'te 2; Kevin Durant'in son iki maçtaki serbest atış istatistikleri. Hırs yaptım, mahalleden rakam toplayıp konuyu açıyorum

Geçen sene pek çok oyuncu (Başta Durant) rakibin kollarını kullanıp faul alıyor ve şut pozisyonunda olmadığı hâlde çizgiye gidiyordu. Kural değişikliyle bu dandirik avantajı kaldırmaya karar verdiler. Fakat KD'nin serbest atış sayısındaki azalmanın bununla alakası yok. Durant ilk maçta 9 faul kullandı. Normal sezonda 8 ortalama tutturmuş, playoff'larda ise 8,5 (Son 2 maç hariç.). Peki LeBron'a karşı rahat faul alamıyor olabilir mi? Hayır. Bugüne dek normal sezonda 9 kere karşılaştılar ve KD 8 serbest atış ortlaması tutturdu (LeBron ise 7).

Hakemlerden bahsetmek mümkün (2. maçın sonunda net faul çalınmadı mesela.). Fakat abartmaya, hatta saçmalamaya gerek yok.

Boyalı Alan
LeBron pota altında terör estiriyor. Wade driplingle içeri girmeye çalışıyor ya da potaya devrilen uzunları besliyor (Bosh ikili oyunlarda orta mesafe şutu tercih eder normalde. Fakat strateji olarak pick&pop yerine potaya gitmesi istenmiş belli ki.). LeBron&Wade sürekli içeri cut yapıyor ve topla buluşuyorlar. Oyum oyum oydular OKC boyalı alanını (Strateji derken şunu demek istiyorum: ilk 20 dakikada boyalı alan dışından yalnızca 2 sayı bulmuş Heat.). Pota altı sayıları ve süper yıldızların buldukları faullerin Finaller'de çok öne çıkacağı belliydi zaten (İlk maçta 1,5 metreden bulunan sayılarda OKC'nin 48'e 28 üstünlüğü var; ikinci maçtaysa Heat 38-28 öne geçmişti.).

Eşleşmeler
Heat'in kısa 5'ine karşı Perkins&Ibaka oynadığında OKC'nin yapması gereken birkaç şey var:
1. Çılgınca ribaunt üstünlüğü sağlamaları lâzım. Fakat Heat toplam hücum ribauntlarının 1/3'ini aldı dün akşam (OOHHAA!!).
2. Heat kısa 5'i daha skorer olduğundan dolayı dengeyi sağlamak için uzunların sürekli sayı bulması, LeBron, Battier ve Bosh'u yıpratmaları lâzım. Fakat yapamıyorlar. Hatta Sam Presti mükellef bir sofra kurmasına rağmen kuş sütünü unutmuş (Heee, Sam Presti unuttu ama ben hatırladım. Nah! Tam anlamıyla mükemmel takım kurmak imkansız diyelim.): post oynayabilen bir uzun.
3. En mantıklısı kısa 5'e dönmek (Ne savunmada, ne hücumda eşleşemiyorlar.). Hazırsanız "Hoca şu 11'le çıksın" tadındaki yorumcu kıvamına geleceğim: Scott Brooks Westbrook, Harden, Thabo (Fisher değil. LeBron'u KD ile müdafaa etmekten bahsediyorum 10 dakikadır.) , Durant ve Ibaka/Collison gibi bir 5 tercih etmeli.

Rondo
Westbrook Heat'i Rondo'ladı. Spoelstra'nın "Zaten 7 maç bununla uğraştık, aynı hareketi yapan başkası olursa kaide-i şahanesini tokmaklayacağım" diye and içtiği konuşuluyor.

Saturday, June 16, 2012

Haberler... Haberler...

Sonics vs Thunder
ESPN bir anket yaptı: Kimin şampiyon olmasını istersiniz? Heat mi, Thunder mı? Amerika'da yalnızca iki eyalette Heat'in kazanmasını isteyenler çoğunlukta: Florida ve Washington. Hemen herkes hatırlar. Küçük salon yeniden yapılamadığı için para kaybeden camia satılmış ve birkaç sene içinde Oklahoma'ya taşınmıştı. Bahsettiğim süreç çok sancılı geçti; referandumlar, davalar, tartışmalar, kavgalar, belgeseller... Hatta yapılan anlaşmalar sonucu OKC, Sonics'in tarihini tam anlamıyla üstlenemiyor. Üstelik seneye Seattle'da bir NBA takımı olmazsa (Seyirci zaten hazır. Birkaç sene içinde yeni salon inşa edip basketbol ve hokey takımları kurulacağı dedikoduları var.) Thunder'ın sahipleri 30 milyon $ tazminat ödeyecekler. Ne kadar para gelirse gelsin Washington/Seattle halkı hâlâ Supersonics'in kendilerinden çalındığını düşünüyor.

The Dream Team
Birkaç hafta önce bahsettiğim belgesel nihayet yayınlandı. Süper lan, bulun indirin. Hatta zahmet etmeyin, ben sizin için bulayım: Şöyle Pirate Bay. Böyle Demonoid. 40 sayıyla kazandıkları maçlar hakkında dandik yorumlar yok, bugüne dek görmediğimiz görüntüleri izleyeceksiniz. Ben narrator ile ilerleyen belgeselleri pek sevmem (O yüzden ESPN'in 30@30'unu çok sevmiştim. Bu arada Reggie Miller'la Kazanma Zamanı'nı izlemediyseniz, hemen, şimdi, buralara tıklayın. Türkçe seslendirmelisi de var üstelik.). Fakat öyle görüntüler var ki, sevmeyene kız vermezler.

Mesela John Stockton trafik sıkışınca otobüsten inip şehirde gezinmeye başlıyor. Spor tarihindeki en popüler takımdan bahsediyoruz. Jordan, Barkley ya da Magic'i görebilmek için binlerce insanın kuyruklar oluşturduğu malum. Fakat Stockton'ı kimse tanımıyor; Amerikalılar bile. "Pics or it didn't happen" diyenler şöyle buyursun


Birkaç Haber
Grizzlies'in sahibi, hem ilerleyen yaşı, hem de sağlık sorunları sebebiyle takımı satacak. Yeni isim belli: 34 yaşındaki milyarder Robert J Pera. Esas önemli olan, camiayı daha büyük bir pazara taşımayacakmış.
New York'ta bir gece kulübünde kavga çıkmış. Chris Brown ve rapper Drake arasında olduğu söyleniyor (Çok da araştırmadım. Banane amk.). Neyse. Tony Parker, sol gözüne küçük bir darbe almış. Fransa millî takımına geç katılabilecekmiş.
Captain Jack hakkında Grantland'de süper bir yazı okumuştum: The Devil and Stephen Jackson. Ekşi Sözlük'te yazarın teki hayrına çevirmiş: Stephen Jackson'ın zihnindeki ikilem. Ellerinden öpüyorum.

Friday, June 15, 2012

Finaller (2. Maç)

Maçın heyecanıyla çok düşünmeksizin ilk aklıma gelenleri sıralıyorum.

Thunder, Heat'in kısa 5'ine karşı Perkins&Ibaka+Thabo'lu line-up'la oynadığında başarısız oluyor (-17). Bu line-up'ların yalnızca ilk çeyrekteki karşılaşmasında Heat +14 ile oynadı[1]. Hem savunmada eşleşemiyor, hem de hücumda kısırlaşıyorlar (Battier ile eşleşen Perkins fizikî avanajı kullanamıyor mesela.). Harden girene dek belleri öylesine kütürdetildi ki, bir daha farkı kapatamadılar. Çılgın bir istatistik vereyim: Heat, ilk çeyrek hariç hiçbir çeyrekte Thunder'dan fazla sayı atamadı.

D-Wade dün sabah Almanya'ya gidip Kobe'nin meşhur tedavisini uygulamış gibiydi. Hele ki ilk çeyrekte. Yalnızca skor üretmesinden değil, içeri girip OKC'yi zorlamasından bahsediyorum. İlk çeyrekte yalnızca bir kere boyalı alan dışından şut kullandı. Maç ilerledikçe gereksiz şutlar denedi (izolasyon üzerinden uzak mesafe şut atacağına dripling vs yapması lâzım.) ama bir kere daha gördük: Wade iyiyse, içeri girebiliyorsa, Heat favoriye bile dönüşebilir.

Mesela ilk maçta post oynamadığı için eleştirilmesi gereken LeBron, bu akşam 3. çeyreğin sonuna dek yalnızca 1 kere +4,5 metreden şut atmıştı (Hele şükür. 1 tonluk adam potaya yüklenince durdurmak imkânsız oluyor elbette.). Hem LeBron'un takımı organize ettiğini, hem de ilk 5'e dönen Chris Bosh'un aldığı hücum ribauntlarını (11 ribaunt, 7'si ofansif) hatırlayınca Big 3'nin kendine geldiğini söylemek mümkün.

Shane Battier'nin iyi savunmacı olduğu malum. Çarşamba günü Durant, Battier'nin alamet-i farikası olan elle rakibin yüzünü kapama hareketini hiç sevmediğini söyledi hatta[2]. Fakat hücumda çılgınca 3'lük atması mindfuck etkisi yapıyor, tuğla sıçırtıyor. Miami iyi top çevirdi, kabul ama ilk iki maçta 3'lük çizgisinin gerisinden 13'te 9 istatistiği tutturdu Batti3r.

Heat normal sezon maçlarında Westbrook'u çok iyi tuzağa düşürmüştü (Westbrook topu aldığında Bosh yardıma geliyor.). Heat'in kurduğu tuzaklara erken reaksiyon gösterip topu Ibaka'ya vermesi lâzım. Ibaka topu alınca hem potaya devrilebilir (%30), hem de orta mesafe şutu yollayabilir (%70). Durant'in savunmacısı Ibaka'ya koşarsa pas Durant'e gidiyor ve sonuç belli: bomboş şut=basket. İlk maçta bunu başardılar ama bu akşam Westbrook'un konsantrasyon problemleri onu başlarda şut atmaya zorlayacaktı. Aşağıda, ilk maçtan, bahsettiğim hücumun bir görüntüsü var:
Her iki takımın da acayipmanyak hızlı hücum yaptığı malum. OKC ilk yarı 0 (sıfır) fastbreak sayısı atabildi. Peki ikinci yarıda: 12; Miami ise hızlı hücumdan hiç sayı bulamadı bu devrede. Üstelik Thunder'ın ikinci şans sayılarında da 12-2 üstünlüğü var. Tabii böyle vıdı vıdı edip istatistikler veriyorum ama OKC'nin ikinci yarı maça tutunmasının tek sebebi var: Kendrick Perkins[3] (ahaha, yok lan aşağıdaki paragrafa bak.).

Kevin. Durant. Kevin Durant. Tek başına OKC'yi maçta tutması bir yana, çılgın performansıyla Finaller Tarihi'nin en acayip çeyreklerinden birini izlememizi sağladı (Vatandaş! Download et, tekrar tekrar izle!): tam 16 sayı; üstelik 5 faulu varken. Seri boyunca hangi çeyreklerde kaç sayı attığına baktım. 1Ç: 13; 2Ç: 6; 3Ç: 16; ve 4. çeyreklerde 33 sayı (Yuhanna!) Ligdeki en iyi oyuncu olarak LeBron'u gösterebilir ya da Kobe'nin hâlâ en büyük olduğunu söyleyebilirsiniz. Karşı çıkamam. Fakat şu an bir takım kurmaya mecbur olsam, tüm gezegende ilk seçeceğim oyuncu Kevin Durant olurdu muhtemelen (karakter, clutch, kendini geliştirmek gibi zilyon sebep var.).
Öylesine heyecan verici bir maç oldu, akıl&mantık ikilisini bir kenara bırakıp zevkten öylesine kendimi kaybettim ki, 3. maçın bu akşam oynanması için David Stern'e mail yolladım (ciddiyim). Artık gören olursa gülüp geçer mi, yoksa çağrıma kulak verir mi, bilemiyorum[4].
________________
[1]Maç 18-2 ile başladı. OKC'nin playoff'larda pozisyon başına en çok sayı atan, hatta 100 pozisyon için 113 sayı ile Suns'tan beri en yüksek sayıya ulaşan takım olduğunu hatırlatayım.

[2]Shane Battier senelerdir Kobe'yi böyle savunur. Tabii Kobe zayıflık göstermemeye and içmiş bir organizma olduğu için asla Battier'nin savunmasından hoşlanmadığını açıklamamıştı.

[3]İlk maçın yıldızlarından Collison yalnızca 15 dakika oynadı. Aklı basketbola çalışan herhangi bir insan evladı bana bunun sebebini söylesin.

[4]"Durant'in yaptığı 6. faule düdük çıkmadı. Son pozisyonda LeBron Durant'e faul yaptı" gibi lâflar duymak isteyen arkadaş, sen çok yanlış gelmişsin.

Wednesday, June 13, 2012

Heat'ten İki Oyun

Thunder son çeyreklerde direksiyonu takımdaki en zeki oyuncuya, Harden'a teslim ediyor. Ben de OKC'nin topu Harden'dan Durant'e ulaştırmak için uyguladığı oyundan bahsedecektim (Pek çok sitede anlatılmış zaten: Durant, Westbrook'un perdesini kullanıp boşa çıkıyor. Harden'ın pasını alır almaz mümkünse şut atıyor.). Fakat Westbrook dün akşam sönmek bilmeyen bir ateşle oynadığı için çember sakallı mohikana ihtiyaçları bile kalmadı. İkinci yarı kuduz köpek ya da kızdırılmış pantermişçesine vahşi savunma yapması bir yana, pick&roll'de Heat'in kurduğu tuzaklara da düşmedi. Harden dakika bile almayınca kafamdaki post'un pek anlamı kalmadı hâliyle. Nasıl olsa sonraki maçta Harden organizatör olacağı için acele etmeye gerek yok. Birkaç gün sonra anlatırım.

Bugün Pruiti ve Clark'ın yazılarından çalıp çırparak Heat'in iki hücumundan bahsedeceğim. Önce Chris Bosh'un köşeden attığı 3'lükler
Heat yarı sahaya klasik horns setiyle yayılmış. 3 (LeBron) ve 5 (Haslem), Chalmers için perde yapıyor. Chalmers herhangi bir perdeyi kullanıp penetre edebilir.

Bizim örneğimizde (ikinci şema) sağdaki perdeyi kullanacak. Artık iki seçeneği var:
1. Potaya yönelecek.
2. Potaya yönelmesini engellemek için rakip 4 numara (Garnett, Ibaka...), adamını (4: Bosh) bırakınca köşedeki Bosh'a pas verecek.

Olay şöyle:
LeBron Haslem'a perde yapıyor, alan değiştiriyorlar (Burada rakip switch yaparsa ne ala. Yapmazsa da sorun değil.).

LeBron ve Haslem Chalmers'a perde yapıyor. Chalmers istediği tarafa yönelebilir.

LeBron'un savunmacısı olan Pietrus perde sonrası Chalmers'ı tüm gücüyle takip edemiyor. LeBron'u boş bırakırsa foseptik dışkı yerler çünkü. Chalmers da rahat rahat hareketini yapıyor hâliyle.

Garnett, Chalmers'ın driplingini kesmek için içeriye hareketlenmek zorunda kalınca top Bosh'a gidiyor. "Bosh boş durumda" diyerek iğrenç bir espri yapmanın tam sırası.

Garnett elini bile kaldıramamışken Chris Bosh şutu gönderiyor. Hücum şöyle:

                     


Bahsettiğim yazıda Haslem'ın perdesinden de örnek verilmiş.
Haslem LeBron'un perdesini kullanınca Pietrus ile eşleşiyor. Topu tutan Wade, Kızıldeniz'i yaran Musa gibi savunmacıların arasından geçiyor. Celtics savunmacıları boyalı alanı boş bırakmaya mecbur kalmışlar.

Garnett LeBron'u tutuyor. Bosh ve Chalmers köşelerde beklediği için savunmacıları yardıma gelmekte çekiniyorlar. Yani boyalı alan bomboş. Wade'in smacı geliyor elbette. Oynat Uğurcuğum:

                      



Anlatacağım ilk oyun buydu. Playoff'larda %60 ile 3'lük atan Chalmers için Clark'ın bir yazısına başvuruyorum şimdi. İlk 2 görüntü Pacers serisinin 4. maçından, sonuncusuysa 6. maç.
Chalmers topu Battier'e verip LeBron'a perde yapmaya gidiyor. LeBron önce Chalmers'ın, sonra Joel Anthony'nin perdesini kullanıp topla buluşuyor.

LeBron topla buluştuktan sonra istediği her şeyi yapabilir. (Hibbert'ı driplingle geçip potaya gidebilir mesela.). Bütün Pacers oyuncuları LeBron'a konsantre olmuş hâldeler, Chalmers'ın savunmacısı George Hill dahil.

LeBron, Chalmers'a pas verdiğinde Joel Anthony, Hill'in önüne duvar örüyor.

Chalmers da bomboş 3'lüğü gönderiyor tabii. YouTube'tan bir video patlatalım:

                     


Başka bir versiyon:
Chalmers bu defa topu LeBron'a verip, aynı perdeyi yapmak için Wade'in yanına gidiyor. Fakat Wade, Paul George'un yavaş reaksiyon verdiğini görünce perdeyi kullanmak yerine baseline'a cut yapacak.

Chalmers'ın savunmacısı George Hill, Wade'in boyalı alan girdiğini görünce beklemek zorunda kalıyor. Hill'in 1 saniyelik terddütünü iyi kullanan Joel Anthony perde yapınca LeBron Chalmers'a pas veriyor ve bomboş 3'lük buluyorlar.
Gerçek zamanlı görüntü:
                     

Son olarak başka bir versiyon
Şimdi sağ köşede Battier var ve cut yapıyor. Chalmers hücumu oynamak için hazır ama 4. maçta sürekli aynı numarayı yedikleri için bu defa Collison (Hill de olabilirdi.) Chalmers'ı bırakmıyor. Collison hem pas arası yapabilir, hem de perdeye takılma ihtimali yok. Tabii Joel Anthony NBA'de açık ara en yüksek basketbol zekasına sahip oyuncu olduğu için alışkanlıkla aynı noktaya ilerleyip boşluğa perde yapıyor. Bravo (Yine abarttım. Aslında bu setlerin ne kadar fazla çalışıldığını, bir süre sonra vücut alışkanlıklarına dönüştüğünü gösteren bir örnek olmuş.). LeBron zayıf tarafın tıkandığını görünce Mike Miller'a dönecek.

Pacers Mike Miller'a tuzak kurmaya çalışıyor ama Miller çabuk fark edip topu Battier'ye gönderiyor. Battier post'taki LeBron'u buluyor. Artık LeBron her şeyi yapabileceği bir noktada topla buluştuğu için tüm Pacers savunmasının dikkatini üstüne çekmiş durumda. Chalmers'ın savunmacısı Collison da LeBron'a doğru harketlenince doğru pas ve bomboş 3'lük geliyor. Hücum şöyle:
                     


Bahsetmek istediğim birkaç hücum daha vardı ama başka zamana artık. Beni bekleyin anacağım.

2012 Finalleri Hakkında Rastgele 21 Not

                    
1. Atletizm, süper yıldızlar, fantastik hızlı hücumlar... NBA basketbolu.

2. LeBron vs Durant. 2007'den beri Kobe vs LeBron rekabeti hakkında yüzlerce reklam izledik ama asla Finaller'de karşılaşmadılar. Hatta bu sene Bulls'un Finaller'e çıkacağı, D-Rose vs Durant (İkisi de 23 yaşında, ikisi de yalnızca basketbolu düşünüyor, biri Doğu'da, diğeri Batı'da...) eşleşmesine şahit olacağımız konuşuluyordu. Fakat 2 senedir Durant vs LeBron herkesin hayallerini süslüyor. Gelecekte Hall of Fame'e girecek iki oyuncu birkaç saat içinde kafa kafaya çarpışacaklar.

3. Süper ikinci adamlar: D-Wade (playoff istatistikleri: 23/5/5), Westbrook (22/5/5,5).

4. OKC'nin adrenalin işeyen taraftarları, Heat'in... eeeoo... facepalm.jpg

5. Savunmalar. Eğer Wade kendini daha sağlıklı hissediyorsa ligdeki en vahşi iki savunmayla karşılaşacağız (Bulls daha iyi savunma takımı ama Heat/OKC vahşi.). Kısaların sürekli hareket ettiğini, pas kanallarını domine edip top çaldığını biliyoruz.

6. Top kayıpları. Hemen her top kaybı ultramegasüper bir smaçla sonuçlanacak muhtemelen. Her iki takımın da kötü transition savunması yaptığını biliyoruz (Heat kötü falan değil, korku tüneli). Bol bol top kaybı yapan, transition savunmasında kaşık kaşık bok yiyen takıma şimdiden geçmiş olsun.

7. Çember sakallı mohikan.

8. Chris Bosh. Serideki en kritik oyunculardan biri. Spoelstra'nın kullandığı pek çok hücum taktiği, Bosh Ibaka'yı (Ligdeki en iyi yardımcı savunmacılardan biri. LeBron&Wade'in girmek istediği alanı karartan bir yaratık.) dışarı çıkardığı için işleyecek (Köşede bekleyen Wade'in iki perdeden çıktıktan sonra uzun oyuncudan pas alıp potaya yöneldiği hücum var mesela. Pruiti'nin anlattığı bir başka hücum daha var: Horns setiyle sahaya yayılıp Bosh'u 3'lük çizgisinin dışına çıkarıyorlar. Falan filan. Yarın hiçbir işim yok, bu hücumlardan uzun uzun bahsedeceğim. 1 saat yemek yaparım, yarım saat gitar çalarım, evimin direği cânım sultânım tatilde olduğu için geriye kalan tüm vaktimi internette öldürürüm muhtemelen.). Tabii Ibaka'nın da orta mesafeden bol bol şut denemesi gerektiğini söylemeye bile lüzum yok.


9. Thunder, Heat gibi atletik bir savunmayla karşılaşmış değil (LeBron Durant'ten, Wade ise Westbrook&Harden'dan daha güçlü üstelik.). Heat de Thunder gibi süper hüumculara toslamadı henüz. İki takım da birkaç maçlığına allak bullak olabilir.

10. Bu.

11. D-Fish. 6. yüzük için mücadele ediyor. Sahada olduğu sürece Wade, Chalmers, hatta Norris Cole, hatta Craig Sager tarafından paramparça edileceği malum. Fakat hepimiz, son çeyrekte çok kritik bir şut sokacağını biliyoruz.

12. LeBron vs Durant. Playoff'larda yıldızlar, aynı pozisyonda oynasalar bile savunmada yorulmamak için birbirleriyle eşleşmezler. Bu defa kaçarı yok, birbirlerini tutmaya mecburlar.

13. Durant vs LeBron!
Yazın beraber yaptıkları antrenman
                      
14. Yıldızlar. Fauller. Durant'in ligde en iyi faul alan oyunculardan biri olduğu malum. Wade&LeBron, hatta Harden bu konuda aşmış organizmalar. Serbest atış sayısı çok kritik.

15. Unutmadan, hem takımların, hem de takımlardaki yıldızların kariyerlerinin zirvelerinde olduğundan bahsetmiş miydim? (Evet, bahsetmiştim. 21 maddeyi doldurmaya çalışıyorum.) 

16. Thunder kısa 5 sahadayken tüm skor opsiyonlarını kullanabiliyor. Fakar Heat de kısa 5'le çok efektif. Mesela normal sezon maçlarında LeBron'u 4 numara oynatınca Thunder'a büyük dert yarattılar (LeBron pf pozisyonundayken Miami'nin Thunder'a karşı istatistiği: +19). Üstelik Battier sahadayken belli sürelerde Durant'i tutabilir.

17. Bazen rezil, bazen vezir takılan Mario Chalmers istikrarlı oynarsa Heat hücumları çok daha efektif oluyor. Ve ben genel olarak iyi oynayacağı kehanetinde bulunuyorum.

18. LeBron&Wade geçen seneye göre çok çok daha fazla pick&roll deniyor. Spoelstra hâlâ rotasyonu oturtamadığı için eleştiriliyor, bazı rakip hücumlara (mesela Celtics serisinde Rondo, Haslem'ın üstünden Garnett'e 5 milyon asist yaptı. Garnett savunmasını ısrarla değiştirmedi Spo.) karşılık veremediği için baskı altında kalıyor cart curt falan filan da Spoelstra bunu başarmış gibi görünüyor (Bir de son toplarda aynı oyunu kullansalar mevzu kapanacak zaten.).

19. Kesin bir şeyler unutmuşumdur. Bu maddeyi şimdilik boş bırakıyorum.

20. Sezon içinde Perkins'in ayağı Wade'in suratına gelmişti ama henüz iki takım da nefret duygularıyla dolmuş değil. Önümüzdeki 5 sezon boyunca sürekli karşılaşacak ve birbirlerini evlerine gönderecekler (1 sene boyunca 2 haftalık Finaller için çabaladığınızı ve rakibin birkaç hareketi yüzünden emeklerinizin tam anlamıyla çöpe gittiğini, sonraki sene boyunca mağlubiyet anılarıyla antrenman yaptığınızı düşünün.). 5 sene sonra bu rekabet ağzına kadar kavga, husumet, efsanevî basketler, mükemmel hareketler ve el değiştiren yüzüklerle dolacak. NBA'e damga vuracak bir rekabetin doğuşunu, köklerini seyredeceğiz.

21. İlk maçın başlama saati: 04.00. Dünya basketbolunun zirvesin şahit olmak: paha biçilemez.