NBA'deki basketbolcular twitter, facebook, reklamlar, özel etkinlikler sayesinde birbirlerinin en yakın arkadaşlarına dönüştüler. Maç öncesi karşılaştıklarında birbirlerine sarılıp hasret gideriyorlar: "Seni çok özlemişim, bir ara yemeğe çıkalım, senden çocuğum olsun istiyorum..." Maç bitince kim kazanmış olursa olsun gülümseyerek vedalaşıyorlar. 20 sene evvel NBA çok daha sert bir yerdi. Rekabetleri besleyen pek çok şahsî hesap vardı: kin, nefret, düşmanlık... Bir daha NBA asla o NBA olmayacak. Nostaljiye methiyeler düzüp ağlayacak değilim. Bir şekilde hepimiz ligin ve Dünya'nın yeni hâline alışmak zorundayız. Fakat Celtics-Lakers rekabeti hâlâ entersan hikâyeler barındırıyor.
Mesela Ray Allen ve Kobe Bryant. Birbirlerini pek sevmezler. RayRay seneler evvel Kobe'ye "kendi başına bir şeyler kazanamadığın hâlde kocaman bir egoyla dolaşıyorsun. Artık büyüme vakti geldi," demişti. O gün bugündür ne zaman karşılaşsalar kötü hatıraların canlandığını, atmosferin gerildiğini, havada kin duygularının dalgalandığını fark edebilirsiniz. Gasol'ün hayatta en nefrettiği şey, kendine "soft" denilmesi. 2008 Finalleri'nde Garnett Gasol'u çiğneyip tükürdüğünden beri her Celts-Lakers maçı Gasol için "erkekliğin test edildiği" bir mücadeleye dönüşür. Keltler ve Holywood'lular birbirlerini asla sevmediler, sevmiyorlar ve muhtemelen sevemeyecekler.
En garip hikâylerden biri de Paul Pierce ve Mega Manyak Metta World Peace arasında gerçekleşiyor. 2010 Finalleri'nde defalarca karşı karşıya geldiler. Daha önce birkaç örnek vermiştim. Fakat aralarındaki en enteresan olay seneler önce, Artest daha Indiana'dayken (yani Pistons ve Pacers birbiriyle kavga edip şampiyonluk iddiasındaki Indiana takımı avuçla bok yemeden önce) yaşanmıştı. Sadece izleyin,
O zamanki adıyla Artest, maç boyu çok iyi şut atan Pierce'ın şortunu indiriyor; Pierce topu aldıktan sonra isabet kaydediyor. Artest de bir sonraki maç öncesinde özür mahiyetinde bir serenat bestelemiş: "Paul! Şortunu indirip seni televizyonda aşağıladığım için çok özür dilerim. Bir daha yapmayacağım"
No comments:
Post a Comment