Thursday, April 26, 2012

Phoenix'te Güneş Batıyor

Nash'in kariyerine en büyük darbeyi her zaman San Antonio vurdu. Eğer Spurs'e toslamasaydı bugün birkaç yüzüğü olabilir ve en büyükler arasında gösterilebilirdi[1]. Bu akşam efsane haline geldiği, 743 kere terlettiği Suns formasıyla son maçına çıkıyor. Hem de San Antonio'ya karşı. Rüya gibi (Tabii Spurs'un batı birincisi olduğunu, Suns'ın ise playoff'lara kalamadığını saymazsak.).

Aslında son maçına çıkacağını söylüyorum ama yalnızca kontratı bitiyor. Tekrar Suns ile anlaşmaya varabilir elbette. Fakat kariyerinin sonunda şampiyonluk hedefine tutunabileceği bir takıma gitmek istiyor. İnsaf, lütfen öyle olsun (Grant Hill de sakatlandıktan sonra Jared Dudley takımın en iyi 3. oyuncusu haline gelmişti. Phoenix'in son âna dek playoff'ları kovalaması, yalnızca ve yalnızca Steve Nash'in dehasıyla açıklanabilir.). Zaten aylar önce, takas dönemi bitmemişken başka takımlara gideceği konuşuluyordu. Takasını isterse Suns yönetiminin bu isteği geri çeviremeyeceğini, takım tarihinin en büyük efsanelerinden birine jest yapacağını herkes biliyordu. Fakat Nash takasını istemedi. İstemedi amk. Sadakatin öldüğü, nekrofil çetesi tarafından tecavüze uğradığı ve kalan parçalarının domuzlara yedirildiği bir lig izliyoruz artık. Oysa 38 yaşını doldurmuş, yüzük için son turları atan bir oyuncu ortaya çıkıyor, basketbolun unuttuğu bir değeri her şeyin önüne koyuyor: takım ve şehre bağlılık. İnsan Nash'e saygı duymakla yetinmek istemiyor, gizli gizli taşaklarını yalamak istiyor.
Sadakatin çirkin yüzü. Steve Nash'e Özgürlük!
Tanrı onun yüzük kazanmasını istiyor. Nash'e Özgürlük!
Derek Fisher'ın 5 yüzüğü mü var? Nash'e Özgürlük!
Kariyerinin böyle bitmesine izin vermeyin. Nash'e Özgürlük!

Sağlık sorunlarıyla boğuştuğu ilk 4 sezonu unutmaya çalışalım. Nash 2000 yılından itibaren ligin en iyi oyun kurucularından birine dönüştü (99 ortalamaları 8,5 sayı ve 5 asist. 2000 ortalamaları: 15,5 sayı ve 7,5 asist). Mark Cuban 2004'te 31 yaşına gelen Nash'in performansının düşeceğini zannetti ve iyi bir kontrat önermedi. Epic fail. Tarih değişmek üzereydi. Phoenix'e giden Nash, J-Kidd'in yaşlanmasının da etkisiyle ligin en iyi oyun kurucusu ünvanını aldı. Nash'i izlerken en büyük silahı hemen göze çarpıyor: içeri penetre edip, trafiğe aldırmaksızın dışarıdaki boş adamlara pas verebilmek. 2005'te hand-checking[2] kuralı kalkınca Nash'in pota altına yaptığı penetrelerin ne kadar kolaylaştığını hayal edebiliyor musunuz? Üst üste iki kere MVP ödülü kazanacak[3], takımı konferans finallerine sürükleyecek, Amar'e ve Shawn Marion'a (hatta Tim Thomas, Barbosa, Quentin Richardson ve daha birçoklarına da) kariyerlerinin en acayip sezonlarını yaşatacaktı.

Son 15 sezondur takım arkadaşlarını daha iyi oyunculara dönüştürebilen 3 oyun kurucuya rastladık: Kidd, Nash, CP3 (D-Will'de de aynı yetenek var ama henüz dandik bir takımı iyi hale getirebilmiş değil.). En doğru oyuncuyu, en doğru zamanda bulabilmek bambaşka bir yetenektir. Eğer böyle bir oyuncu bulabilirseniz gerizekalı bir koça, basketboldan anlamayan atletik oyunculara, senelerce süren başarısızlığa rağmen playoff'lara üst sıralardan girebilirsiniz[4]. 2003/04'te Phoenix 29 galibiyet, 53 mağlubiyet almıştı. Bir sezon sonra, Nash (ve koç: d'Antoni) hariç hiçbir önemli parça eklemedikleri halde 62 galibiyet, 20 mağlubiyete fırladılar. (OHA!) Hızlıca rakip sahaya koşup 14 saniye civarında şut atmaya dayalı, run&gun denen sistemi akıl almaz, şaşkınlıktan insanın beynini eriten saha görüşü sayesinde mükemel yönetti Nash. 3 rakip oyuncunun arasına girip en alakasız açılardan, kimsenin görmediği noktalar verdiği paslarla Phoenix'i ligin en çok sayı atan takımına çevirdi.

Nash hakkında ne desek boş. Muhtemelen Stockton'tan sonra en iyi pick&roll oynayan guard. Tıpkı Stockton gibi kritik anlarda ön plana çıkabiliyor (Dallas'a son 1 dakika içinde attığı 10 sayı ilk akla gelen örnek.). Kariyer yüzdeleri tek kelimeyle çıldırmış: %49'la saha içi isabet, %43'le 3'lük, %90'la serbest atış[5]. Tüm ligin, hatta NBA tarihinin en iyi şutörlerinden biri. Hepsini geçtim tüm lig tarihinde egosunu törpüleyebilmiş, insanlarla iyi anlaşabilen süper yıldızlar listesinin en başında yer alıyor (Nash, Magic, Duncan Dr J, Bird...). Futbol oynadığını, çılgınca zeki ve esprili olduğunu, filmler çektiğini, bir tür peygamber gibi takıldığını biliyoruz. Steve Nash: Dünya'daki en tuhaf adam.

Yaz aylarında şampiyonluk kovalayabileceği bir takıma gidecek. Kötü bir savunmacı (tek eksik yanı bu zaten) olduğunu düşününce handikap yaratmayacağı bir takıma (Savunma kültürünü daha da geliştirmiş Knicks mesela. Zaten New York'ta yaşamak isteyebileceği konuşuluyor.) gitmesi bence daha mantıklı olur. Yaşlı Magic veya Dr J gibi savunmayla pek işi olmayan efsanevî basketbolcular, iyi savunmacılar sayesinde handikap yaratmaktan kurtuldular. Nash'in asla böyle bir şansı olmadı. Kariyeri boyunca kötü savunma takımlarıyla (Mavericks[6] ve Suns) oynadı. Belki de atletik oyuncuları saha boyunca koşturabileceği bir takım gidecek (Miami, OKC...). Kararı verecek olan kendisi. Adam 40 yaşına gelmek üzere. Asist liderliğinde ikinci sırada. Mükemmel yüzdelerle maç başına 12.5 sayı atıyor. Yüzlerce oyuncu (Hakeem, Shaq, Iverson...) sakatlıklar ve yaşlılık sebebiyle kariyerinin sonunda çaptan düşmüştür. Nash ise yaz aylarında istediği herhangi bir NBA takımını seçecek ve anlaşma imzalayacak[7].

***

[1]2005'te konferans finallerinde, 2007'de konferans yarı finallerinde, 2008'de ilk turda elendiler (2005 ve 2007'de San Antonio şampiyonluğa uzandı. Playoff'lar boyunca onları en çok zorlayan takım belliydi: Nash'in sürüklediği Suns. İki seriden herhangi birini kazanmış olsalardı %90 ihtimalle şampiyon olacaklardı.). Mesela 2007 playoff serisinin ilk maçında Nash'in burnu yarıldı. Bandajlarla sahada durmaya çalıştı ama burnu kanamaya devam ediyor, kanlar bandajın kenarlarından akıyordu. NBA'de ne kadar küçük olursa olsun kanaması olan basketbolcular kenarda beklemek zorundadırlar. Nash oynuyor, kenara geliyor, yeni bandajlar hazırlanınca tekrar oyuna giriyordu. 31 sayı atmasına rağmen maçı Spurs kazandı. Serinin 4. maçındaysa Robert Horry önce Nash'in yuvarlanmasına sebep olan çok çok sert bir faul yaptı, daha sonra Raja Bell'e dirsek atıp oyundan atıldı. Maçı Suns kazanacak, seride durum 2-2 olacaktı. Fakat maçtan sonra hem Robert Horry'ye, hem de arbedede küçük roller alan Amar'e ve Diaw'a maç cezası gelince Suns rakibine nazaran çok güçsüzleşecek ve seriyi kaybedecekti (ve finallere ulaşan San Antonio LeBron'lu Cavs'i yok edecekti.). Ben yalnızca bir playoff serisinden örnek verdim. Bu iki takım tam 5 sene boyunca birbirleriyle ölümüne çarpıştılar. En sonunda 2010 geldi. Duncan'ın dirseği Nash'in yüzüne çarpınca hem kaşı açıldı, hem de bir gözünü açamayacak hale geldi. Fakat son çeyrekte, tek gözle (yani derinlik algısını kaybetmişken) 10 sayı 5 asist yaptı. En sonunda Spurs'ü elemeyi başardılar. Fakat Konferans Finallerinde Kobe'nin Lakers'ıyla karşılaşacaklar (Bu seri, Kobe'nin kariyeri boyunca en iyi oynadığı ilk 3 seriden biri muhtemelen.) ve bir kez daha eleneceklerdi. Serinin son maçı bittikten sonra Nash soyunma odasına gitti ve dakikalarca ağladı.

[2]Hand check: Savunma oyuncusunun rakibe eliyle dokunabilmesi ve belli ölçüde kontrol altında tutabilmesi.

[3]2006'da MVP ödülünü Kobe'ye vermemek faciaydı. Kobe: 35.5 sayı, 5.5 ribaunt ve 4.5 asist; Nash: 19 sayı, 4 ribaunt ve 10.5 asist. Suns: 54-28; Lakers: 45-37.

[4]Tüm elementler Clippers'a oturuyor. Süper oyun kurucu: CP3. Gerizekalı koç: Vinny del Negro. Basketbolu bilmeyen ham oyuncular: Blake, DeAndre Jordan... Yıllarca süren başarısızlık: Clippers'ın bir diğer ismi. NBA'de sezonu kötü geçiren takımlar, sonraki senelerde önemli draft hakları kazandıkları için her takım azami 10 sene içinde başarıyı yakalar. Peki Clippers play-off'larda en son ne zaman ikinci tura yükselebilmiş? 1976. Peki NBA tarihinde konferans finallerine çıkamayan 40 küsür sene önce kurulmuş kaç takım var? Bir. Clippers. Şapka çıkartıyorum, Kelimeler kifayetsiz.

[5]%45'le saha içi isabeti, %35'le 3'lük, %80'le faul atmak iyi sınırıdır. Nash iyi olmakla kalmayıp her departmanda elit seviyeye geldi. Bu istatistiklerle baş edebilecek yalnızca iki oyuncu var: Bird ve Nowitzki.

[6]Dirk Nowitzki'ye eskiden Irk Nowitzki denilirdi. Hiç defans yapmadığı için.


[7]Suns ise ligin dibine demir atacak ve yeniden yapılanmaya gidecek. Şu an NBA'de, tarihi boyunca en iyi kazanma yüzdesiyle oynayan 5 takımdan biri Suns. Fakat garip bir şekilde Şampiyonluğu yok. Önümüzdeki 5 sene sudan çıkmış balığa döneceklerine, rezalet galibiyet/mağlıbiyet oranlarıyla sürüneceklerine göre, bir süre daha kupadan uzak kalacakları kesin.


Not: Shifty şahane bir link bulmuş: Nash'in güldürüklü videoları Top 10.

5 comments:

Anonymous said...

blogdaki tüm yazıları okudum ilk başladığımda harika geliyordu ki hala da öyle sayılır ama aynı kalıpları sürekli tekrar tekrar kullanman -bu yazıdaki Clippers örneği olsun, heryere bolca serpiştirdiğin site içi linkler olsun- biyerden sonra sıkıntı vermeye başlıyor.Tamam kabul örnekler iyi örnekler ama en azından paraphrase yapsan, sözcüklerin yerlerini falan değiştirsençok çok daha iyi olur kanımca.neyse fazla uzattım eline, fikrine sağlık.ha unutmadan ilk başlarda video lara ağırlık vermişsin paylaşım olarak, şimdi biraz seyrelmiş gibi iki tıklık işi var zaten o işin. onları da biraz arttırsan mı ne? tekrar tekrar izlemesi ayrı bi zevk hepsini. en azından derli toplu bi yerde dursunlar.tekrar teşekkürler blog için, iyi yazışlar

Anonymous said...
This comment has been removed by a blog administrator.
Shifty said...

steve nash'in ne kadar komik bir adam olduğunu görmek isteyenlere :
http://www.hardwoodparoxysm.com/2011/09/20/the-funniest-player-in-the-nba/

filelisepet said...

Şahane bir compilation. Linki hemen çalıyor ve post'a ekliyorum.

Anonymous said...

Spurs serilerinde bruce bowen'in yaptığı ipnelikleri es gecmissin